

TBB Dergisi 2013 (109)
Ayhan BOZLAK
73
liberal değerlerle çatışmaktadır (Kleinig vd., 2011: 183). Bu nedenle
sözkonusu hakka yönelik belli şartlar dahilinde müdahale ya da sınır-
lama yapılması mümkün bulunmaktadır. Olay bazında çatışan haklar
arasında yapılacak fayda-zarar tartımı sonucu hangi hakka ne kadar
üstünlük verileceği ve hangisinin ne kadar sınırlanacağına karar veril-
melidir. Özel hayatın korunması hakkı yönünden yukarıda değinilen
dengenin bulunması anlamında kısıtlama nedenleri şu şekildedir:
FYM uygulamasında;
• Anayasanın Ek 4. Maddesinin gereklerine uyulup uyulmadığı,
Yani;
• İlgili yargı merciinden alınmış yazılı bir müzekkere (warrant) bu-
lunup bulunmadığı,
• Müzekkere tanzimi sırasında tedbire başvurmaya dair bunun zo-
runlu olduğunu gösteren geçerli bir neden oluşturacak yeterli de-
lillere sahip olunup olunmadığı (probable cause),
24
başvurulacak
tedbirin ağırlığına göre bu tedbire başvurmanın son çare olup ol-
madığı (exhaustion requirement) ve en az müdahale edici yönte-
min (minimally intrusive measure) kullanılıp kulanılmadığı,
• Müzekkere düzenlenmesi esnasında ilgili kolluk görevlisinin ted-
bire başvurmaya gerek bulunduğununu teyit anlamında yemin
(oath) veya bunun yerine geçen yazılı beyanda (affidavit) bulun-
ması işlemlerinin yerine getirilip getirilmediği,
• Üzerinde tedbir uygulanacak kişi ya da eşyanın ayırıcı vasıfları-
nın belirtilip belirtilemediği; bireyselleştirme yapılıp yapılmadığı
(particularity),
25
• AİHM uygulamasında;
• Bir müdahalenin varlığında bunun AİHS’nin 8. Maddesinin ikinci
parağrafı uyarınca haklı gösterilip gösterilmediği,
24
Başka bir ifadeyle tedbire başvurma; kamu yararına yönelik, detaylı olarak ha-
zırlanmış/yazılı kanıtlarla desteklenmiş (well-documented) ve gözle görülebilir/
yakın tehike oluşturan (macroscopic) tehdit olduğunda mümkün bulunmaktadır
(Etzioni, 1999: 12, 13).
25
Sözkonusu unsur “şüphenin en aza (asgariye) indirme gerekliliği (minimization
requirement)” şeklinde de ifade edilmektedir.