

TBB Dergisi 2013 (109)
Ayhan BOZLAK
75
yardımıyla gerekli dinleme kararı alınmadan tespit edilmesine ilişkin-
dir. Hükümet savunmasında, dinlemenin açık alandan yapıldığını ve
emsal içtihatlara göre kapalı veya korunan bir yere girilmediği sürece
herhangi bir ihlal olmadığını ve Ek 4. Maddenin meskenler, kişiler, ka-
ğıtlar ve eşyalardan bahsettiğini, telefon kulübesinin bunlardan her-
hangi bir kategoriye uymadığını ileri sürmüştür. Mahkeme olayda ihlal
tespit etmiş ve sözkonusu test uyarınca, örneğin haberleşme hakkının
kullanılmasıyla ilgili özel hayatın gizliliğine saygı (mahremiyet) beklen-
tisi toplumun değerlerine göre makul/meşru ise bunun -açık alanlar da
(open fields) dahil olmak üzere- korunması gerektiğini ifade etmiştir.
Mahkeme gerekçeleri arasında “Bir telefon kulubesine giren kişi,
kapıyı örter, yapacağı görüşme için ücretini öder ve sonra konuşaca-
ğı şeylerin dünyaya anons edilmesini ummaz” şeklinde görüşlere yer
vermiştir (Slobogin, 2007: 14). Mahkeme bu kararında Ek 4. Maddenin,
sadece yer, mahal ve eşyayı, yani sadece mülkiyeti değil, kişiyi/kişi-
sel özerkliği (autonomy) ve kişinin özgürlüğünü de koruduğunu ifade
etmiştir. Bu kararda telefon dinlemelerinin de Ek 4. Madde anlamında
bir arama sayıldığı, bunun için illaki fiziksel bir müdahalenin gerek-
li olmadığına hükmedilmiştir. Daha genel bir ifade ile
Katz
kararının,
Ek 4. Maddenin mülkiyet esaslı ve şekilci bir şekilde yorumlanmasını
işlevsiz hale getirerek veya red ederek, onu özel hayatın korunması
odaklı hale getirdiği söylenebilir (Slobogin, 2007: 14).
FYM bu olayda sekize karşı bir oyla Ek 4. Maddenin ihlal edildi-
ğine karar vererek, daha önce bu mevzuuda verilen,
Hester v. United
States
28
ve Olmstead v. United States
29
içtihatlarını değiştirmiştir. Bu ka-
rarlarda açık alanların Ek 4. Maddenin kapsamına girmediği ifade edil-
mişti.
Katz
kararında
,
kişilerin makul/meşru bir özel hayat beklentile-
rinin olması halinde, bulundukları, kullandıkları açık alanlarda (open
fields) da bu hakka sahip oldukları kabul edilmiş, dolayısıyla artık bu
kavramların birlikte yorumlanması mecburiyeti ortaya çıkmıştır.
Bu kararda Mahkeme, daha sonraki kararlarında tedbirin meşru-
iyetini saptamak için yegane kriter olarak öne çıkardığı, uygulanan
tedbirin olayın koşulları içinde makul olup olmadığı şeklinde bir ince-
leme de yapmamıştır (McInnis, 2010: 226).
28
265 U.S. 57 (1924).
29
277 U.S. 438 (1928).