Background Image
Previous Page  174 / 441 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 174 / 441 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (110)

Olgun DEĞİRMENCİ

173

(A)’nın hukuka uygunluk nedeninden istifade edebilmesi için hukuka

uygunluk nedeninin koşulları içinde hareket ettiği bilincini taşıması

gereklidir. Başka bir anlatımla

“gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir

hakka yönelmiş(…)haksız bir saldırıyı(…)defetmek zorunluluğu ile…”

fiilini

işlemiş olması gereklidir. (A)’nın öldürmeye yönelik hareketi, kasten

işlenmiş bir haksızlık olarak varlığını devam ettirmektedir. Ancak hu-

kuka uygunluk nedeninin ortaya çıkmasından sonra netice haksız ol-

mayacağından dolayı faile yüklenemeyecek ve (A) kasten öldürmeye

teşebbüsten cezalandırılacaktır.

154

Kanaatimizce hukuka uygunluk nedenlerinin somut olayda objek-

tif olarak bulunması, failin söz konusu hukuka uygunluk nedenlerinin

yararlanabilmesi için yeterli değildir. Ayrıca failin, hukuka uygunluk

nedeninden istifade ettiği bilincine de sahip olması gereklidir. Bunun-

la birlikte, böyle bir durumda tamamlanmış suçtan dolayı failin ceza-

landırılmasının, ceza adaleti bakımından sakıncalı bulmaktayız. Failin

teşebbüsten dolayı cezalandırılması ise ortada tamamlanmış bir eyle-

154

Artuk / Gökcen / Yenidünya, s. 567; Koca, s. 123;

Erman

tarafından

“hukuka uy-

gunluk nedenlerinin maddi koşullarında tersine yanılgı” olarak isimlendirilen

bu durumda üç çözüm tarzının mevcut olduğu belirtilmiştir. Birinci çözüm tarzı

“cezalandırılmayan eylem çözümü”dür. Buna göre, “hukuka uygunluk nedenleri

objektif nitelikte oldukları için, bunların gerçekte var bulunması uygulanmaları

açısından da yeterli olmaktadır. Failin hukuka uygunluğun maddi koşullarının

gerçekleştiğini ayrıca bilmesine gerek bulunmamaktadır. Bu anlayış, hukuka uy-

gunluk nedenlerinin maddi koşullarındaki yanılgıyı elverişsiz teşebbüs olarak

dahi sınıflandırmamakta, doğrudan varsayımsal suçun söz konusu olduğunu ka-

bul etmektedir”. İkinci çözüm ise “tamamlanmış eylem çözümü”dür. Bu çözüm

tarzına göre, “…hukuka uygunluk nedeni gerçekte bulunsa da, failin bundan ya-

rarlanabilmesi için hukuka uygunluk kastı ile davranması, yani eylemi gerçek-

leştirirken hukuka uygunluk nedeninin maddi koşullarından haberdar olması

gerekmektedir. Bu kast olmadan ancak tipin koşullarını bilerek gerçekleştiren fail,

hukuka uygunluk nedeninden yararlanamayacaktır”. Son çözüm tarzı ise “te-

şebbüs çözümü”dür. Teşebbüs çözümüne göre; “…hukuka uygunluk nedeninin

maddi koşullarında tersine yanılgı durumunda failin tamamlanmış suçtan değil,

ancak teşebbüsten dolayı sorumlu tutulabi(lecektir)”. Yazar, söz konusu çözüm

tarzlarından birincisine taraftar gözükerek, “…gerçekte var olan bir hukuka uy-

gunluk nedeninin olmadığından hareketle davranan bir kişinin işlenemez suç

durumunda bulunduğunun ve cezalandırılmayacağını…” savunmaktadır (Barış

Erman, s.388 vd.); Karakurt, hukuka uygunluk nedenlerinin sübjektif nitelikte ol-

duğu belirtmekte, failin hukuka uygunluk nedenlerinin maddi unsurlarının ger-

çekleştiğini bilmemesi durumunda fiilin hukuka uygun hâle gelmeyeceğini ifade

etmektedir. Bu görüşü ile yazar, “teşebbüs çözümü” nü benimsemekte ancak bu

çözümün ortada tamamlanmış bir netice varsa da teşebbüs hükümlerinin uygu-

lanmaması gerektiği yöndeki çözümünü yararlar dengesiyle bağdaştıramadığın-

dan hukuki dayanaktan yoksun bulmaktadır (Karakurt, s. 128, 129).