

Amerikan Haksız Fiil Hukukunda Nedenselliğin Tesisi Çerçevesinde Gerçek Neden ve İspatı
38
tirileceğidir
25
. Ayrıca yakın nedenin kasıtlı haksız fiil davalarında na-
diren göz önünde bulundurulan bir faktör olduğunun da belirtilmesi
gerekmektedir. Nitekim kasıtlı haksız fiil davalarında genelde neyin
hukukî sorumluluğu oluşturduğu konusunda bir sınırlandırma testi-
ne ihtiyaç duyulmadığı ifade edilmektedir
26
.
Mahkemeler, davalının ihmalinin çok uzak sonuçları ile dava edi-
lebilir sonuçlarının ayrılmasını sağlayacak bir tanım geliştirmeye ça-
lışmışlardır.
Glannon,
bu çabanın bir hata olduğunu, zira tek bir eya-
letteki geçmiş mahkeme kararları incelendiğinde dahi, konuya ilişkin
bir tutarsızlık ve öngörülmezlikle karşılaşılacağını ifade etmektedir
27
.
Yakın nedenin belirlenmesine ilişkin pek çok yaklaşım bulunmakla
birlikte en yaygın ve kabul göreni öngörülebilirlik testidir
28
. Öngörüle-
bilirlik testi uyarınca, davalı, makul bir öngörülebilirlikle risk yarattığı
tüm zararlardan ve makul bir öngörülebilirlikle riske attığı tüm kişi-
lere karşı sorumludur. Bununla birlikte sonucun öngörülebilir olması
durumunda dahi, nedenselliği kesen bir gücün bulunması durumun-
da davalı sorumluluktan kurtulmaktadır
29
.
B) Terminolojik Karmaşa
Amerikan hukukunda nedensellik konusunda terminolojik bir
karmaşa bulunduğunun da belirtilmesi gerekmektedir. Bu karmaşa
bir taraftan sorumluluğun isnat ettirilmesi olan ikinci aşamanın kap-
samından, diğer taraftan ise bu aşamanın adlandırılmasından kaynak-
lanmaktadır. Kimi zaman yakın neden veya hukukî neden kavramı
25
Dobbs, s.443; Diamond/Levine/Madden, s.203.
26
Diamond/Levine/Madden, s.204.
27
Glannon, s.185.
28
Dobbs, s.444; Diamond/Levine/Madden, s.204.
29
Dobbs, s.444, 460-463; Diamond/Levine/Madden, s.205-206. Bununla birlikte bu
testin kimi istisnaları da bulunmaktadır. Nitekim vücut bütünlüğü zararlarında,
davacının zararın kapsamı öngörülebilir olmasa dahi, mahkemelerin davalıyı
sorumlu tuttukları görülmektedir. Bu aslında “davalının, davacıyı bulduğu gibi
bırakması” ilkesine dayanmaktadır. Egg-shell veya thin-skull kuralı olarak ad-
landırılan bu kuralın uygulandığı klasik olay örneği; davalının, zayıf veya ince
kafatası kemik yapısına sahip bir kişinin kafasına vurması sonucunda, davacının
beyin kanaması geçirmesi veya ölmesidir. Söz konusu kafa darbesi sonucunda
bu tipte bir zarar öngörülebilir olmamasına rağmen, davalı zarardan sorumlu tu-
tulmaktadır. Ayrıntılı bilgi için : Diamond/Levine/Madden, s.210-212; Keeton/
Dobbs/Keeton/Owen, s.292; Dobbs, s.464-465.