

TBB Dergisi 2014 (111)
Murat Volkan DÜLGER
353
c. Mahkemenin Mağduriyet Statüsüne İlişkin Kararı
Mahkeme mağduriyet statüsünün devamının belirlenmesine iliş-
kin ilkelerden öncelikle, ulusal makamların açıkça veya özü itibariyle
Sözleşmeye aykırılığı kabul etmiş olup olmadıklarını incelemiştir. Bu
inceleme neticesine Mahkeme, bu sorun hakkında kendilerinden ka-
rar verilmesi istenen ulusal mahkemelerin açıkça ve hiç tartışmasız bir
biçimde, başvurucunun ifadesinin alınma yönteminin Sözleşmenin 3.
maddesini ihlal ettiğini kabul ettiklerine ikna olduğunu açıklamıştır
100
.
Mahkeme önündeki yargılamada başvuruyu ilk olarak inceleyen
Daire, 2008 tarihli kararında, başvurucunun insanlık dışı muameleye
tabi tutulduğunu, ancak mağduriyet statüsünün devam etmediğini,
zira Alman Mahkemelerinin açık bir biçimde hak ihlali yapıldığını
kabul ettiklerini, ayrıca bu muameleyi uygulayan kişilerin cezalan-
dırıldığını ve bu yolla elde edilen ifadelerin yargılamanın dışında
tutulduğunu belirtmiştir. Büyük Daire ise konuya bir başka açıdan
yaklaşmıştır ve polislere verilen cezaların kendilerine açıkça müsama-
hakar davranıldığını gösterecek kadar orantısız olduğunu belirtmiştir.
Azınlık görüşü veren altı yargıç ise bir başvurucunun mağduriyet sta-
tüsünün devam edip etmediğinin kendisine insanlık dışı muamelede
bulunan polis memurlarına verilen cezanın ağırlığına bağlı olmadığını
belirtmişlerdir. Söz konusu yargıçlar, Mahkeme içtihatlarına göre bu
tür sorunların -dostane çözümler dışında- ulusal makamların yetki-
sine bırakıldığını ifade etmişlerdir. Dolayısıyla mağduriyet statüsü,
ulusal makamların işi olan ceza verme ve cezanın miktarını belirleme
hususu dikkate alınmaksızın belirlenmelidir. Buna karşın, çoğunlukta
yer alan yargıçlar, işkenceye karşı mücadelede Sözleşmeye taraf dev-
letlerin caydırıcı ve etkili politikalar uygulamalarının insan haklarının
ayakta tutulması çok önemli olduğuna açıkça işaret etmişlerdir. Bu
en azından işkence veya insanlık dışı muamelelerle ilgisi olan devlet
görevlileri için basit cezalardan daha sert cezaların verilmesini gerek-
tirmektedir. Buna ek olarak, mağdurların zararlarına karşılık giderim
elde edebilmelerine yönelik ulusal düzeyde etkin, yeterli ve erişilebilir
iç hukuk yollarına erişme hakları olmalıdır
101
.
100
Gäfgen v. Almanya, §120.
101
Buyse, s. 1599, 1599.