

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Gäfgen Kararı Bağlamında Ceza Muhakemesinde ...
364
iddia etme veya cezanın hafifletilmesi umuduyla ilk aşamada tam bir
ikrarda bulunma gibi savunma stratejileri etkisiz hale gelmiştir. Baş-
vurucu, duruşmanın ikinci gününde sadece kısmen ikrarda bulundu-
ğunu ve dışlanmasını istediği bulguların duruşmada sunulmasından
sonra yargılamanın sonunda JM’yi kasten öldürdüğünü kabul ettiğini
belirtmiştir. Nitekim ulusal mahkeme önündeki yargılamada, iddia
makamı ve savcı yardımcıları cezanın hafifletilmesi ihtimaline karşı
çıkarken, kendisinin zaten kanıtlanmış olan hususları ikrar ettiğine
işaret etmişlerdir. Ayrıca başvurucuya göre, sorgulama yöntemi ister
işkence, isterse insanlık dışı muamele olsun, Sözleşme ve uluslararası
kamu hukuku kuralları (ICCPR md. 14 ve BM İşkenceye Karşı Sözleş-
me md. 15 ve 16), “işkence ve insanlık dışı muamele mutlak yasağı”
ihlal edilmek suretiyle elde edilen bütün delillerin dışlanmasını gerek-
tirmektedirler. Başvurucu, ulusal mahkemelerin ve Dairenin görüşle-
rinin aksine, Sözleşmenin 3. maddesindeki mutlak hakkın korunması,
mahkumiyete varılması gibi yararlarla dengelenemeyeceğini, denge-
lenmemesi gerektiğini; söz konusu delillerin dışlanmasının, kural ola-
rak, işkence ve kötü muamele içeren bütün teşviklerin ortadan kaldı-
rılması ve uygulamada bu tür davranışların önlenmesi için zorunlu
olduğunu ifade etmiştir
131
.
Hükümet verdiği yanıtlarda, başvurucunun Birstein’de veya dö-
nüş sırasında ayakkabısız yürümeye zorlandığı veya başkaca tehdit-
lere tabi tutulduğu iddiasını reddetmiş; ancak yargılamanın başında
BGH’nin Birstein’de bulunan söz konusu bulguları davada delil olarak
kullanmaya karar verdiğini kabul etmiştir. Hükümete göre başvuru-
cu, mahkeme önünde susabileceği veya yalan ifade verebileceği halde,
suçun sorumluluğunu üzerine almak istediği için yargılama sırasın-
da pişmanlık saikiyle ikrarda bulunmak istediğini söylemiş ve dava
mahkemesinin kendisine haklarını hatırlatmasından sonra duruşma-
nın ikinci günü ikrarda bulunmuş, bu ikrardan da anlaşıldığına göre
JM’yi kasten öldürmüştür. Başvurucunun duruşmadaki ilk ikrarı ile
ikinci ikrarı arasında fark küçük olup, ilk ikrarında sadece JM’yi öl-
dürmenin başlangıçta kendi planının bir parçası olduğu kabulüne yer
vermemiştir. Hükümete göre bu ek kabul, öldürmenin kanıtlanması
konusunda gerekli bir unsur değildir. Hükümet başvurucunun mah-
131
Gäfgen v. Almanya, §150-153.