

TBB Dergisi 2014 (111)
Murat Volkan DÜLGER
365
kumiyetinin yargılama sırasında iradi olarak verdiği ikrara dayandı-
ğını vurgulamıştır. Hükümet özellikle, JM’nin cesedi ve ceset üzerinde
yapılan otopsi raporu ile başvurucunun arabasının göletin yakınında-
ki tekerlek izleri gibi, Birstein’e gidişten sonra elde edilen bulguların
yan delil niteliğinde olup, sadece başvurucunun duruşmada verdiği
ikrarın doğruluğunu test etmek için kullanıldığını belirtmiştir. Nite-
kim bu husus, başvurucuyu mahkum eden BGH’nin kararında açıkça
belirtilmiştir. Hükümet, Sözleşmenin 6. maddesinin delillerin kabul
edilebilirliği konusunda her hangi bir kural getirmediğini, bu mese-
lenin esas itibarıyla ulusal hukuklara ait bir düzenleme konusu oldu-
ğunu ifade etmiştir. Hükümet, Sözleşmeye göre bir katile karşı ceza
yasasını uygulamakla yükümlü olduğunu; üstelik çocuk kaçıran bir
katilin mahkum edilmesinde çok büyük bir kamu yararı bulunduğunu
vurgulamıştır. Hükümet ayrıca,
“zehirli ağacın meyvesi”
nin kullanılma-
sının yasaklanmasında çok ileriye giden Amerika Birleşik Devletleri
Yüksek Mahkemesinin içtihadının da çok dikkatli bir şekilde analiz
edilmesi gerektiğini savunmuştur. Yüksek Mahkeme, örneğin Nix v.
Williams davasında olduğu gibi, olayın şartları içerisinde, her halü-
karda bulunabilecek cesedin; usule aykırı bir soruşturmadan sonra,
delil olarak kabul edilebileceğine karar vermiştir. Hükümet mevcut
olayda da durumun böyle olduğunu, JM’nin cesedinin başvurucunun
daha önce gittiği bir yerde saklanmış olduğunu ve cesedin er ya da
geç bulunacağını iddia etmiştir
132
. Sonuç olarak hükümet savunmasın-
da, hukuka aykırı yolla elde edilen delilden yola çıkılarak elde edilen
delil, zaten diğer yollardan elde edilebilecek bir delil ise bunun kul-
lanılabileceğini ve bu durumda bir hukuka aykırılık olmadığını ileri
sürmüştür.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere bu davanın ilginç yönlerinden bi-
risi hem hükümetin hem de başvurucunun yanında üçüncü kişilerin
davaya katılımının kabul edilmesidir. Bunlardan JM’nin anne ve ba-
basının hükümeti destekleyen görüşlerinde bazı ilginç hususlar tespit
edilmiştir. Buna göre; başvurucu, dava mahkemesinin hükmü üzerin-
de hafifletici bir etkisi olmayacağının farkında olduğu halde, tam ve
serbestçe ikrarda bulunduğunu iddia etmiştir. Daha sonra başvurucu
tarafından çıkarılan “Alone with God – The Way Back” adlı kitapta,
132
Gäfgen v. Almanya, §154-157.