

TBB Dergisi 2014 (111)
Murat Volkan DÜLGER
379
mediğini kaydetmektedir. Ancak Bölge Mahkemesi, duruşmanın ba-
şında başvurucunun talebini reddetmekle, soruşturma makamlarının
başvurucunun Sözleşmenin 3. maddesine aykırı muamelenin süren et-
kisi altında verdiği ifadelerin bir sonucu olarak topladıkları bulguların
kabul edilmemesi talebini de reddetmiştir
199
.
AİHM’in Gäfgen yargılamasının BGH’nin yukarıda anılan kararı
ile benzerlikler taşıdığı ve aynı doğrultuda olduğu ileri sürülmüştür.
Zira reddedilen deliller, temel bir insan hakkı ihlali sonucunda bulun-
muştur. Buna karşın 27 BGHSt 355 sayılı davada ise BGH hukuka ay-
kırı delillin uzak etkisini kabul etmiştir; zira anayasal bir hak olan ha-
berleşme özgürlüğü ihlal edilmiştir
200
. Ancak bu karar incelendiğine,
sanığa yüklenen suçun önemli bir ağırlıkta olmadığı görülmektedir
201
.
Bu ise bize dışlama kuralının cezanın ağırlığının ve toplumdaki etki-
sinin önemsiz olduğu davalarda rahatlıkla uygulandığını, bunun tersi
durumlarda ise bu kuralın uygulanmadığını ve temel bir insan hakkı
ihlalinin olduğu durumlarda dahi hukuka aykırı yoldan elde edilen
delilden yola çıkılarak elde edilen delillerin yargılamada rahatlıkla
kullandığını düşündürtmektedir.
Yukarıdaki paragrafta atıf yapılan Schenk ve Khan davalarına da
-bu hususta belirleyici kararlar olması nedeniyle- değinmekte yarar
bulunmaktadır. Schenk v. İsviçre davasında, başvurucu ile üçüncü kişi
arasında yapılan konuşmaların İsviçre ceza yasasına ve diğer yasalara
aykırı olarak kayda alınmasına rağmen bu delillerin kabul edilmesi
suretiyle başvurucu suçlanmıştır. Çünkü bu davada şu nedenlerle tüm
yargılamanın adil olmadığı kabul edilmemiştir: İlk olarak, savunma
hakkı ihmal edilmemiştir. Özellikle savunmanın, hem kayıtların öz-
günlüğüne hem bunların delil olarak kabulüne itiraz etme ve hem de
bu kayıtlarda yer alan konuşmaları teşvik eden üçüncü kişiyi ve polis
memurunu sorgulama imkanı olmuştur. İkinci olarak söz konusu ka-
yıtlar mahkumiyetin dayandığı tek deliller değildir. Schenk v. İsviçre
kararı Khan v. Birleşik Krallık kararında da uygulanmış ve yine benzer
şekilde 6. maddenin ihlalinin olmadığı tespit edilmiştir. Bu davada,
199
Gäfgen v. Almanya, §172.
200
Aksine, AİHM, AİHS m.8 ihlalinin yer aldığı davalarda, elde edilen delillerin ka-
bul edilebilir olduğunu saptamıştır. Bkz: Schenk v. İsviçre, §46-49; Khan v. Birle-
şik Krallık, §38-40.
201
Ast, s.1404.