

TBB Dergisi 2014 (111)
Murat Volkan DÜLGER
387
diğidir. Dolayısıyla Mahkeme, Sözleşmenin 6. maddesinde güvence
altına alınan hakların etkili bir şekilde korunmasını sağlamak için, 3.
maddeye aykırılığın bir sonucu olarak elde edilen deliller bakımından
bir ceza davasında ne gibi tedbirlerin gerekli ve yeterli olacağını be-
lirlemesi gerektiğini ifade etmiştir. Mahkeme açık bir biçimde önceki
içtihatlarında da ortaya konulduğu üzere, bu tür delillerin kullanılma-
sının yargılamanın adilliği üzerinde ciddi sorunlar doğurduğunu ka-
bul etmektedir. Mahkeme ayrıca, Sözleşmenin 3. maddesinde mutlak
bir şekilde yasaklanmış bir eylemle elde edilen delilin kabulünün, bu
yasağın mutlaklığına rağmen, yasa uygulayıcıları bu tür yöntemleri
kullanmaya teşvik edebileceğini belirtmiştir. Buradan hareketle Mah-
keme, Sözleşmenin 3. maddesinin ihlal edilmesinin bir sonucu olarak
elde edilen maddi delilin aynı şekilde alınan ifadeden 3. maddeyi ihlal
bakımından daha uzak olsa bile, Sözleşmenin 3. maddesine aykırı yön-
temlerin kullanılmasına karşı kural olarak bireylerin etkili bir şekilde
korunmasının, bu maddi delilin yargılamada kullanılmamasını gerek-
tirebileceğini; aksi taktirde bir bütün olarak yargılamanın adil olmayan
bir duruma gelebileceğini ifade etmiştir. Bununla birlikte Mahkeme,
hem Sözleşmenin 3. maddesindeki mutlak nitelikteki yasağın etkili bir
şekilde korunmasının hem de ceza davasının adilliğinin, 3. madde ih-
lalinin ancak sanık aleyhindeki davanın sonucuyla ilgisi olması, yani
sanığın mahkumiyeti ve cezası üzerinde bir etkisinin bulunması halin-
de tehlikeye gireceği kanaatindedir
219
. Görüldüğü üzere Mahkeme ilke
olarak 3. maddenin ihlali neticesinde elde edilen delilerin kullanılma-
sının yargılamanın adilliğinin sorgulanmasına neden olacağını, bunun
yanında yasa uygulayıcıları delil elde etmede yasaklanmış yöntemlere
teşvik edebileceğini belirtmiştir. Ancak bu önemli ilke ve sonuçları tes-
pit ettikten sonra yine de davanın adilliğinin ancak yasak yöntemlerle
elde edilmiş delilin sonuç üzerinde etkili olması halinde söz konusu
olabileceğini belirtmiştir. Mahkeme, bir yandan bugüne kadar kurmuş
ve korumuş olduğu ilkelerden vazgeçmemekte, ancak bir yandan da
somut durum için bir çıkış yolu aramaktadır. İşte bu argümanla da
çıkış yolunu bulduğunu düşünmekte ve kararında buna yer vermek-
219
Gäfgen v. Almanya, §178.