Background Image
Previous Page  172 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 172 / 413 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (112)

Mahmut ŞEN

171

2. BÖLÜM

Türk İdari Yargı Sisteminde Geçici Hukuki Koruma

Müessesesi Olarak Yürütmenin Durdurulması

2.1. Müessesesinin Tarihsel Gelişimi

Cumhuriyet Döneminin ilk Danıştay Kanunu olan 1925 tarihli

669 sayılı Kanunun 46 nci maddesinde, ’Şurayı Devlete dava ikame

olunması ve Şurayı Devletin hükümlerine karşı turuku muayyene-i

kanuniyeye müracaat edilmesi icrayı tehir etmez. Ancak Deavi Dai-

resince yahut heyeti aleniyece tehiri icraya karar verilebilir.’ hükmü

yer almıştır. Bu kanun hükümlerinde, dava açmanın işlemin yürüt-

mesini durdurmayacağı, ancak mahkemece bu yönde karar verilebile-

ceği belirtilmek suretiyle yürütmenin durdurulması kararı hakkında

mahkemeye geniş takdir yetkisi tanınmıştır. Daha sonra 1935 yılında

yürürlüğe giren 3456 sayılı Danıştay Kanunu’nda da benzer kurullar

yer almıştır.

1961 Anayasası’ndan sonra çıkarılan 521 sayılı Danıştay Kanunu-

nun 94. maddesinde de, önceki yasalarda olduğu gibi, tarafların isteği

halinde yürütmenin durdurulmasına mahkemece karar verilebileceği

belirtilmiştir. Anılan düzenlemede, yürütmenin durdurulması kara-

rının verilebilmesi için herhangi bir koşul öngörülmemiş, Danıştay’da

idari dava açılması ve kanun yollarına başvurulmasının itiraz olunan

idari işlemlerin yürütülmesini durdurmayacağı, ancak taraflardan bi-

rinin isteği üzerine, teminat karşılığında yürütmenin durdurulması

kararı verilebileceği ifade edilmiştir.

Dolayısıyla, yürütmenin durdurulması müessesesine Türk İdari

Yargı Sisteminde ilk kez yer verilmesinden itibaren 1973 yılına ka-

dar geçen zaman zarfında kanun koyucu, yürütmenin durdurulması

kararına ilişkin bir şart öngörmemiş, verilecek kararın şartlarını be-

lirleme yetkisini, somut olayın durumuna göre mahkemeye bırak-

mıştır. Başka bir deyişle, Cumhuriyetin ilanından itibaren yürürlüğe

giren 669, 3456, 521 sayılı yasalarda yürütmenin durdurulmasıyla il-

gili olarak özel koşullar getirilmemiş ve konu Danıştay’ın takdir ve

içtihadına bırakılarak yargısal makamlara geniş bir takdir yetkisi

tanınmıştır.