

TBB Dergisi 2014 (112)
Doğan ŞENYÜZ
27
V. SONUÇ
Kanunlar başta olmak üzere her türlü mevzuatın Anayasa ve hu-
kuka uygun olması asıldır. Bu ilişki vergiler konusunda yapılacak ka-
nun ve kanun altı düzenlemeleri de kapsar. Vergilemenin başta mül-
kiyet hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerle ilişkisi dikkate
alındığında bu alandaki düzenlemelerin hukuka uygunluğu daha da
önem arz eder. Vergilerle ilgili her düzenlemenin bir üst hukuk nor-
muna aykırı olması düşünülemez. Anayasa, kanunlar, uluslararası an-
laşmalar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmelikler
gibi kurallar arasında bir hiyerarşi bulunur.
Anayasa’da belirlenmiş kanunilik, mali güç, eşitlik, genellik ve öl-
çülülük ilkeleri vergisel düzenlemeler konusunda kural koyucuların
sınırlarını çizer. Vergileme ilkeleri arasında bir hiyerarşi yoksa da bu
ilkeler arasında kanunilik ve mali güç ilkesi daima dikkatleri üzerine
çekmiştir. Kanun koyucu kadar yürütme organı da kendi yaptığı dü-
zenlemeler bakımından bu ölçülerle bağlı olmalıdır.
Vergi yükü üzerinde etkili olan düzenlemelerin tamamının ka-
nun koyucu tarafından yapılması esas olmakla birlikte istinai bir yetki
olarak kanunda öngörülen en yüksek vergi yükünü aşmamak üzere
yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilebilir. Bu alanlardan
birisi aynı zamanda vergi güvenlik müessesesi olarak kabul edilen
vergi tevkifatı yöntemidir. Vergi tevkifatı rejimi geçici bir rejim olarak
düzenlendiğinden bu müessesenin sonuçları beyanname verildiğinde
giderilmek üzere dikkate alınır.
Ancak belirli bir miktarı geçmeyen işyeri kira gelirlerinin beyan
yasağı nedeniyle tevkifatlar kişilerin nihai vergisi haline gelmiştir.
Tevkifat oranının ölçülülük ilkesine aykırı şekilde yüksek belirlenme-
si efektif vergi yükünün kanunun öngördüğü vergi yükünün üzerine
çıkmasına sebebiyet vermiştir. Hal böyle olunca tevkifat oranını belir-
leyen düzenleme Anayasa’daki mali güce ve eşitlik ilkesine göre ver-
gilendirmeye aykırılık teşkil eder hale gelmiştir. Kanun koyucu gibi
yürütme organı da kanuni sınırları aşmamak üzere fiili eşitsizlikleri
göz önüne alarak ayırımlar ve bu durumlara uygun tevkifat oranları
belirleyebilir. Bu oranlar arasındaki farklılıkların da Anayasa’ya ve ka-
nuna aykırı olmaması için haklı nedene dayanması gerekir.