Background Image
Previous Page  29 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 29 / 413 Next Page
Page Background

İşyeri Kira Gelirlerinin Beyan Durumu ve Vergi Yükünün Ölçülülük ve Eşitlik İlkeleri ...

28

Mevcut uygulamanın sosyal devlete hizmet eden bir yanı olmadığı

gibi gelir ve servet farklarının açılmasına da sebep olmaktadır. Çünkü

düşük gelirlinin gelirinden daha fazla, yüksek gelirlinin gelirinden ise

daha az vergi alınmasına devam ettiği sürece bu gelirler bakımından

farkın azalması sağlanamaz. Gerçekten Anayasa’daki mali güç ölçütü

vergi yüklerinin dağıtımında ölçü olarak kabul edilseydi düşük ge-

lirlinin daha az yüksek gelirlinin daha fazla vergi ödemesi gerekirdi.

Oysa Bakanlar Kurulu’nca ölçülülük ilkesine göre belirlenmesi gere-

ken oran %20 belirlendiği için düşük gelirliden daha az vergi alınma-

sını öngören sosyal adalet ve sosyal devlet ilkesine aykırılık teşkil eden

bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasının sebebi

tevkifat oranının GVK m. 103 deki en alt basamağa ilişkin oranın orta-

ya çıkartacağı vergi yükü dikkate alınmadan ölçüsüzce belirlenmesi-

dir. Kanuni beyan sınırını geçmemiş işyeri kiraları için en fazla vergi

yükünün gayrisafi gelire göre %12.35 olması gerekirken %20 yüke tabi

tutulması, örnekteki haliyle, kanuni sınırı aşan işyeri kiraları bakımın-

dan ise oranın fiilen %13.01 olması bir hukuk devletinde savunulamaz.

Burada yanlış olan yüksek gelirliler için %13.01 oranı değil, düşük ge-

lirliler için % 20 oranıdır.

Mükellef haklarını hayata geçirmeye çalışan bir ülkede böyle bir

çelişkinin varlığı hukuk devletine yakışmaz. Tevkifat oranının ölçülü

belirlenmemesi (bir de mükelleflerin bu gelirlerini beyan dışında bı-

rakmak zorunluluğu içinde bırakılması) kanundaki vergi yüküne ve

Anayasa’da ifadesini bulan eşitlik ve mali güç ilkesine açık aykırılık

oluşturmaktadır.

Sorunun çözümü, çözüm istendiği takdirde çok basittir ya tevkifat

oranı kanuni orana eş vergi yükü getirecek düzeye indirilecek ya da

kanuni beyan sınırını aşmayan işyeri kiralarına ihtiyari beyan yolu

açılacaktır. Aksi halde tevkifat oranının belirlenmesine ilişkin Bakan-

lar Kurulu Kararı’nın iptali için yargıya gitmekten başka çare kalma-

maktadır.

Türkiye’nin bir ‘hukuk devleti’ olduğu siyasi iktidarlar ve idare-

cilerce sık sık dile getirilmesine rağmen idarece belirlenen tevkifat

oranının yüksekliğinin ortaya çıkarttığı anayasaya aykırılık arz eden

durumun derhal sonlandırılması gerekir. Temel hak ve özgürlükleri

bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda kayıtsız kalınmamalıdır.