Background Image
Previous Page  286 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 286 / 413 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (112)

Fahri BAKIRCI

285

2013 yılında verilen kararın gerekçesi de aşağı yukarı aynıdır:

İçtüzük hükümleri genellikle şekle ait kurallardır. Dolayısıyla bir

kanun tasarısının veya teklifinin TBMM’de yasalaşma usulü ve süre-

cine ilişkin İçtüzük kuralları gereğince yapılan işlemler kanunun şekil

unsurunu oluşturmaktadır. Bu nedenle, dava dilekçesindeki iptal is-

temi, kuralın yapılış şekline yönelik olup «şekil» yönünden denetimi-

ni gerektirmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği

gibi şekil bakımından denetim, mevzuatın Anayasa ve İçtüzük’te

öngö-

rülmüş bulunan usul ve şekil kurallarına uygun biçimde yapılıp yapılmadığı

hususlarının denetimidir. Zira, herhangi bir hukuk kuralı ancak Anayasa’nın

öngördüğü ya da Anayasa’ya uygun hukuk kurallarının müsaade ettiği usul-

lere göre konulabilir. Biçim kuralları, bir tasarı ya da teklifin kanunlaşmasına

kadar geçirdiği tüm evrelerde uyulması gereken usul ve şekil kurallarının bü-

tününü ifade eder.

Anayasa’nın 148. maddesinin ikinci fıkrası, “Kanunların şekil ba-

kımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp

yapılmadığı; ... hususları ile sınırlıdır.” hükmünü içermektedir. Buna

göre, Anayasa’nın 148. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin

kanunları şekil bakımından denetlemesi, son oylamanın öngörülen

çoğunlukla yapılıp yapılmadığı ile sınırlıdır. Dolayısıyla, Anayasa’nın

öngördüğü çoğunlukla kabul edilen bir kanunun, teklif gerekçesinin

olup olmadığının denetlenmesi hususu Anayasa Mahkemesinin yetki-

si kapsamında değildir.

Görüldüğü gibi iki paragraf, iki ayrı, özünde zıt içtihadın ayrı

gerekçeleridir ve bunların uzlaştırılması biraz güçtür. Karara daya-

naklık eden paragraf ikinci paragraftır ve ikinci paragraf ilk paragrafı

desteklemek ya da onun tarafından desteklenmek yerine, onu geçer-

siz kılmaktadır. Çünkü Anayasanın 148. maddesi gereğince şekil de-

netimi son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı ile

sınırlı ise Anayasa ve İçtüzükte belirtilen şekil kurallarına aykırılığın

denetimi yapılamayacak demektir. Bu durumda ilk paragrafın yazıl-

masının nasıl bir gerekçesi olabilir? Bu soruya belki şöyle bir yanıt üre-

tilebilir: Mahkeme ilk paragrafta ilke olarak doğru olanı açıklamakta,

ikinci paragrafta ise Anayasa’daki özel norm gereği sözkonusu ilkeyi

uygulayamayacağını ifade etmektedir. Böylece, hukuka aykırılığı gi-

dermeden, hukuka aykırılığı gidermiş izlenimi vermeye çalışmakta-