

Aydınlanma ve Ceza Hukuku
70
Aydınlanma düşünürleriyse, insan aklını temel alarak, sorumlu-
luk sahibi, otonom bir varlık olarak insanı felsefi antropolojinin öznesi
yapmışlar ve akliliği, ilahi ve kozmolojik doğal hukuk anlayışlarının
önüne geçirip, rasyonel bir doğal hukuk yaratarak, Roma’dan sonra
laik/seküler bir hukuk düzeninin temelleri atmışlardır.
60
Böylelikle
evrenin nakli ve ilahi değil, akli algılanmasının sonucu olan laiklik ve
sekülerizm kavramları, Aydınlanma Çağının en büyük eserleri olarak
karşımıza çıkmaktadır.
61
Bu akli hukuk düzenleri, aynı zamanda gün-
lük hayatın akılcılıkla örgütlendiği laik/seküler bir toplumsal düzeni
de yansıtmaktadır.
62
.
İnsan aklına ve hürriyetine verilen bu önem; hukuk yapısında, in-
sanın ilahi kaynaklı hiyerarşik düzenli gruplara dahil olan, hakları
kısıtlı, ilahi bir iradenin yönetiminde değersiz bir varlık olarak görül-
düğü statü hukukundan; insanın, doğuştan ve dolayısıyla doğadan
gelen aklıyla (ve iradesiyle) tam ve eşit haklara sahip özgür bir varlık
yani birey olarak görüldüğü sözleşme hukukuna geçişin yaşanmasına
neden olmuştur.
63
Kısacası insan tabiatı ve aklı, tabii hukuk okulunun
başlıca hareket noktası olmuş, bu bağlamda sosyal sözleşme teorisi-
nin üzerinde sıklıkla durulmuş, devredilemez ve değiştirilemez insan
haklarının varlığından söz edilmiş ve doğal hukuk kanunlarının man-
tık yasaları kadar açık ve seçik olduğu ileri sürülmüştür.
64
Toplumsal sözleşme teorisi, insanların irade hürriyetinin altı-
nı çiziyor, sözleşme yapan taraflara soyut bir eşitlik bahşediyordu.
Locke’un her insanın doğuştan gelen bazı hakları olduğu fikri bu eşit-
lik düşüncesinin diğer bir kaynağıydı. Böylelikle insan, doğal huku-
kun ona bahşettiği haklarla irade sahibi, eşit ve özgür bir varlık olarak
başlı başına bir değerdir artık.
60
Hassamer, a.g.m s.188
61
bkz. Zeki Hafızoğulları, Laiklik, İnanç, Düşünce ve İfade Hürriyeti, US-A
Yayıncılık, Ankara,1997.
62
Bületn Acar, Türk Hukuk Düzeninin Temel Normunun Korunması Sorunu, US-
A, Ankara, 2010, s.15. Kimi düşünürse, laik toplumsal düzenlerin kademeli olarak
ortaya çıktığını, Aydınlanma Çağında ve sonrasında asıl uğraşın dinin de rasyonel
bir şekle sokulmaya çalışılması olduğunu, laikliğin ise ancak sanayi devriminden
sonra tam manasıyla ortaya çıkabildiğini belirtmiştir. (Outram, s.136 vd.)
63
Manfred Rehbinder, “Sosyal Devlet Yolunda Hukuk Yapısı Değişimleri, Statü-
Sözleşme-Rol”, Çev. Hikmet Sami Türk, s.97-98
(http://www.acikarsiv.ankara.
edu.tr/browse/1241/1837.pdf)
64
Adnan Güriz, Hukuk Felsefesi, İkinci Baskı, AÜHF Y., Ankara, 1987, s.149 vd.