

TBB Dergisi 2014 (113)
Özgür KÜÇÜKTAŞDEMİR
73
Aydınlanma Çağında, tüm bu politik prensiplerin önündeyse
siyasi olarak eski rejimler ve iktidarlarının mutlak gücü durmuştur.
Bu yüzden, Amerikan ve Fransız Devrimlerini yapanlar, anayasala-
rı sadece devleti örgütleyip statülerini belirleyen bir belge olarak de-
ğil, aynı zamanda hükümdarın iktidarını sınırlandırmasının bir aracı
olarak da görmüşlerdir ve bu anayasaların siyasi niteliğini de ortaya
koymaktadır.
75
Hükümdarlarının ilahi yetkilerini tanımayan aydınla-
rın ve burjuvazinin önderliğindeki halk, egemenliği ilahi ve aşkın ol-
maktan çıkarıp yere, kendi ellerine indirecektir. Böylelikle Aydınlan-
ma felsefesinin teokrasiye ve mutlakıyetçi rejimlere karşı ciddi siyasi
eleştiriler de içerdiği ve bu eleştirilerin hayata geçirilmesinde başarılı
olduğu söylenebilir.
Aydınlanma felsefesinin siyasi ilkeleri, bugünkü anlamıyla, in-
sanının bir değer olarak görülmesini, eşitliği ve özgürlüğü, egemenli-
ğin kuvvetler ayrılığı ilkesiyle paylaştırılmasını, genel iradeyi temsil
eden parlamento eliyle çıkartılan kanunlarla ülkenin yönetilmesini,
kişi hak ve özgürlüklerinin kanunlarla sınırlandırılabilmesini, suç-
larda ve cezalarda kanunilik ilkesini, idarenin kanuniliği ilkesini,
kanunlar önünde eşitliği, devlet erklerinin yargısal denetimini ve
böylelikle insanların hak ve özgürlüklerine keyfi müdahalelerin ön-
lenmesini amaçlayan “
hukuk devleti
” kavramının ortaya çıkışına da
yol açacaktır.
76
Aydınlanmanın siyasi ilkelerinin gerçekleşmesiyle birlikte suç
dünyevi bir fenomen haline gelmiş ve suçun önlenmesi açısından ar-
tık ilahi amaçlar aranmamış, sosyal amaçlar ağır basmıştır.
77
Suçun
dünyevi bir olgu haline gelmesi, insana ve aklına verilen değer, ceza
hukukunda reform yapılmasını savunan Aydınlanmacı düşünürlerin
etkinliğini artırmıştır. 1762 ile 1789 yılları arası bu düşünürlerin ciddi
anlamda düşün dünyasında ektin oldukları dönemdir. Bu düşünürler-
den en ünlüsü, hümanist, laik ve eşitlikçi “
Suçlar ve Cezalar Hakkında
”
adlı eseriyle modern ceza hukukunun kurucusu, Cesare Beccaria’dır.
78
75
Teziç, s.138
76
Doehring, a.g.e s.208 vd.
77
H. Johnson/N. Wolfe /J. Mark, History of Criminal Justice, 4.Edition, Lexis Nexis,
USA, 2008, s.135
78
Williams, s.58