Background Image
Previous Page  73 / 341 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 73 / 341 Next Page
Page Background

Aydınlanma ve Ceza Hukuku

72

başa çıkılabileceğini ileri sürmüş, İngiltere’yi örnek alarak güçler ay-

rımını teoriye dökmüştür. Montesquieu’ya göre gücün sadece kralda

toplanması keyfiliğe ve bu bağlamda yozlaşmaya neden olduğundan

güç tek elde toplanmayıp dağıtılmalıydı.

68

Montesquieu, başta kuv-

vetler ayrılığı olmak üzere, “Kanunların Ruhu” adlı eserindeki birçok

düşüncesiyle, aşağıda daha ayrıntılı değinileceği gibi suçta ve ceza-

da kanunilik ilkesine işaret etmiştir. Bunun yanında Montesquieu,

orantılı bir cezanın genel önleme özelliği üzerinde durmuş, cezaların

ağırlığının değil suçların cezasız kalmasının suç işlemeye ittiğini sa-

vunmuştur.

69

Montesquieu’ya göre bir suç cezalandırılırken başka bir

suç işlenmemeli, bu nedenle ölçülü olunmalı, insanların duygularına

aykırı kanunlar yapmaktan kaçınılmalıdır.

70

J. J. Rousseau (1712-1778)

, toplum sözleşmesi düşüncesini savun-

muş, toplumun genel iradesinin her zaman haklı olduğunu iddia et-

miştir. Kralın, ilahi kaynaklı yetkilerini sorgulamış, egemenliğin,

ilahi kaynaklı olmayıp, halka ait olduğunu, yani kişilerin içinde eşit-

lendiği genel iradenin kullanılması olduğunu belirtmiştir.

71

Kısacası,

Rousseau’nun toplum sözleşmesinde insanların doğasında yerleşik bir

özgürlük ve hak eşitliliği vardır.

72

Böylelikle, ahlak değerlerini gerçek-

leştirmek devletin hedefi olacak, bireyin iradesi genel iradenin içinde

eriyecek, hükümdarın değil halkın genel iradesiyle yönetim sağlana-

rak, bireyin özgürlüğü keyfiliğe karşı güvence altına alınacaktır.

73

Aydınlanma dönemi, Fransız Devrimi ve onu takip eden terör dö-

nemiyle Fransa’da son bulacaktır.

74

Aydınlanma felsefesi ise başta da

belirttiğimiz gibi Almanya’ya geçerek Kant ile beraber doruk noktası-

na ulaşacaktır.

68

bkz. Emin Başgül, “Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin Dönüşümü ve Günümüz

Demokratik Rejimlerindeki Anlamı”,

Ankara Barosu Dergisi

, 2010, Yıl:68, Sayı:4, s.

79-101

69

Centel/Zafer/Çakmut, s.23 vd.

70

Gürkan, s.98

71

Teziç, s.94

72

Gökberk, s.342

73

Doehring, s.101

74

Aslında, Aydınlanma Çağı, keşifler, bilimdeki ilerlemeler, kentleşmenin başla-

ması gibi yukarıda sayılan tüm bu tarihi koşullar nedeniyle bir bunalım çağıy-

dı.Yaşadığı çağı Rousseau Yeni Heloise adlı eserinde: “Her daim çarpışıp duran

gruplar ve hizipler,durmaksızın ortaya çıkıveren, yenilenen önyargılar ve çatışan

kanaatler, herkes sürekli kendisiyle çelişkide her şey saçma ama hiçbir şey çarpıcı

değil, çünkü herkes her şeyi kanıksamış.” olarak anlatır.