

Aydınlanma ve Ceza Hukuku
80
teorisinin, suçun unsurlarına “hukuka aykırılık” diye bir üçüncü un-
sur eklenmiş ve suç, hukuka aykırı kusurlu bir fiil olarak üç unsurla
tanımlanmıştır.
108
İlkel toplumlarda sadece netice ile insan hareketi arasındaki mad-
di nedensellik cezalandırmak için yeterliydi.
109
İradi olmayan hare-
ketlerin faile yüklenilemeyeceği ve akıl hastaları ile çocukların cezai
sorumluluklarının olmadığı Aydınlanma öncesi çağlarda da, Eski
Yunan’da ve Roma’da gözlemlenebilmiştir.
110
Burada Aydınlanmanın
en büyük katkısı kişinin benliğine dikkat çekerek, insan aklına ve
iradesine, insanın seçim yapma yeteneğine vurgu yaparak suçun bir
unsuru haline getirmesi; bir anlamda kast ve taksir kalıplarıyla insan
zihninin incelenmesini sağlamasıdır. Diğer taraftan Aydınlanma fel-
sefesi, suç teorisinin nedensellik bağlantısı merkezli olarak ele alınma-
sına neden olmasıdır.
İlk nedensellik teorileri ve suç açısından neticenin algılanışı da
klasik okulun suç teorisi etrafında şekillenmiştir. Tabii nedensellikte
neticeyi meydana getiren her münferit şartın aynı değerde olduğu dü-
şünülmüş ama sonradan failin sorumluluğu, iradesiyle oluşturduğu
şart nedenle sınırlandırılmaya çalışılmıştır.
111
Ek olarak, neticenin ta-
biatçı anlayışında, netice, hareketten sonra gelen ve dış dünyada algı-
lanabilen, zamansal ve mantıksal olarak hareketten ayrı bir gerçeklik
olarak karşımıza çıkmaktadır.
112
Bu bağlamda, gerek neticenin tabiatçı
anlayışını gerekse de tabii nedensellik düşüncesini niteleyen “tabiat”
kelimesi, Aydınlanma kökenli olarak ele alınabilir. Çünkü o tarihlerde
bilime doğru evrimleşmekte olan doğa felsefesi, Bacon ve Newton’un
etkisiyle maddi varlıklar arasındaki gözlemlenebilir ve dolayısıyla de-
neyimlenebilir, sebep ve sonuç ilişkilerini ele almıştır. Yani, Aydınlan-
ma anlayışına göre, tabii(doğal) olan, “nesnel” olandır.
113
Press, New York, 2007, s.43 vd.
108
Üçlü ayrım aralarındaki ufak farklılıklarla birlikte öğretide, Tahir Taner, Zeki
Hafızoğulları/Muharrem Özen ve Kayıhan İçel tarafından benimsenmektedir.
109
Hafızoğulları/Özen, s.265
110
Aristotales; Nikomakhos’a Etik, Bilgesu Yayınları, Ankara, 2007, s.44; fiili hata
içinse bkz. Devrim Güngör, Fiili Hata, Yetkin, Ankara, 2007
111
Hafızoğulları/Özen; s.203 vd.
112
Hafızoğulları/Özen; s.200
113
bkz. Outram, Aydınlanma