Background Image
Previous Page  84 / 341 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 84 / 341 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (113)

Özgür KÜÇÜKTAŞDEMİR

83

uygun değildir; çünkü failin seçim şansı kısıtlandığından kefaretini

ödeyeceği bir iradesi de yoktur.

123

Bu nedenle hukukçu, failin bu öz-

nel halini, nesnel olan hukuka aykırılıktan ayırt etmelidir. Kısacası

diğerini tahtadan iten fail cezalandırılmasa da fiili suç olarak kabul

edilmelidir velev ki başka bir hukuk kuralı bu fiili hukuka uygun hale

getirsin. Kant bunu adı geçen eserinde, “

Zorunluluk hali için bir deyiş

zorunluluk kanun tanımaz demektedir. Hiçbir zorunluluk olamaz ki bir ihlali

hukuka uygun hale getirebilsin”

şeklinde ifade etmiştir.

Böylelikle objektif nitelikte olan ve bir haktan doğan hukuka uy-

gunluk nedenleriyle, fiilin manevi (subjektif) unsuruna vurgu yapan

kusurluluğu kaldıran nedenler ayrımına gidilmiştir.

124

Bu da huku-

ka aykırılığı ayrı bir unsur olarak ele almayı gerektirmiştir. Yukarı-

da görüleceği gibi hukuka aykırılığın ayrı bir unsur olarak karşımıza

çıkmasının birinci nedeni kanunilik ilkesiyse, ikinci nedeni, suçun

manevi (subjektif) unsurunun Aydınlanmayla beraber kurucu unsur

olmasıdır. Böylelikle, manevi unsura etki eden durumlar, kusurluluğu

kaldıran haller olarak ayrı bir şekilde ele alınmıştır.

Aynı zamanda, manevi unsurun, maddi unsurla eşit öneme gelme-

siyle birlikte, objektif sorumluluktan, subjektif sorumluluğa geçilmiş-

tir. Manevi sorumluluğun öneminin artmasının diğer bir sonucuysa,

aşağıda da değinileceği gibi, şahsi ceza sorumluluğunun benimsen-

mesidir ki, Fransız İhtilali’ne kadar cezaların şahsiliği ilkesinin hukuk

düzenlerince bütünüyle kabul edilmediği ifade edilmektedir.

125

Sonuç

olarak, Aydınlanma döneminde manevi unsurun ön plana çıkması

hem suç teorisinin yeniden şekillenmesine yol açmış hem de suçların

ve cezaların şahsiliği ilkesinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

123

bkz. Özgür Küçüktaşdemir, Türk Ceza Hukukunda Maddi ve Manevi Cebir,

Seçkin, Ankara, 2012

124

Günümüzde, bu bağlamda, meşru müdafaa, rıza, hakkın kullanılması ve üst de-

ğerin/hakkın korunmasına dayanan zorunluluk hali, hukuka uygunluk nedenleri

olarak değerlendirilmektedir. Fiil bu nedenlerin varlığı yüzünden hukuka uygun

hale geldiğinden failin beraatı gerekecektir. Denk değerlerin ihlal edildiği veya

mevcut koşullar içinde kişiden başka türlü davranılmasının beklenilemediği zo-

runluluk hallerindeyse, failin fiili suçtur ama kusurlu sayılamayacağından faile

ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

125

Mehmet Emin Artuk/Ahmet Gökçen/Caner Yenidünya, Ceza Hukuku, Genel

Hükümler, 4.Baskı, Ankara, 2009, s. 731