

Aydınlanma ve Ceza Hukuku
82
eseri olan fiil olmakta ve burada failin fiile bağlı iradesi kusurluluk
altında değerlendirilmektedir.
119
Bu paralelde, failin fiili hatası, bir ku-
rum olarak Aydınlanmadan sonra ceza hukukunda yer bulmuştur.
120
Üçüncü eklenen unsurun “hukuka aykırılık” olmasının nedeni,
Alman Klasik Ceza Hukuku Okulunun, zorunluluk halini ikiye bö-
lerek, hukuka aykırılık ile mazeret nedenleri arasında Kant’ın ahlak
teorisinin etkisiyle birlikte bir ayrıma gitmesidir.
121
Kant iki deniz ka-
zazedesini verdiği örneğinde, hayatta kalmak isteyen iki denizcinin
bir kütüğe tutunabilmek için diğerini itmesini örnek gösterir. Diğer
denizciyi iten, yaşamını kurtarmak için hipotetik buyruğa göre ha-
reket edecek ama kategorik buyruğun bir amaç olan insanı öldürme-
yi yasaklayan mutlak emrini ihlal etmiş olacaktır. Kant, bu çelişkiyi,
Ahlak Metafiziği adlı eserinde çözümlemiştir.
122
Fail, kesin olan boğu-
larak ölmeyi göze almak yerine, henüz kesin olmayan mahkemenin
ceza hükmünü göze alacaktır. Bu nedenle de faili cezalandırmak akla
119
Hafızoğulları/Özen
,
s.265. Aynı sayfanın dipnotunda Hafızoğulları/Özen,
Welzel’in “davranışın amaçsallığı” teorisine de değinerek, bu teoriyle, kastın
fiile ait bir unsur olarak görüldüğünü, çünkü failin iradesi değerlendirilirken
“amacının” esas alındığını, böylelikle “amaç” dendiğinde önceden belirlenmiş bir
plan ve hedef söz konusu olacağından bunun hukukçuyu hukuk öncesi ontolojik
verileri keşfetmeye çalışmaya iteceğini ifade etmektedir. Welzel’in öğretisi,
Klasik Okulun Aydınlanmanın eseri olan suç genel teorisine bir eleştiri olarak
değerlendirilebilir.
120
Ayrıntılı bilgi için bkz. Güngör, Devrim, Fiili Hata, Yetkin, Ankara, 2007.
121
Fletcher: Grammar of Criminal Law, s.49 Bu unsurun ortaya çıkış nedeni, yukarı-
daki belirtilen, Kant’ın kategorik buyruk ve hipotetik buyruk ayrımından da anla-
şılabilir. Şöyle ki, kategorik emirler koşullar ne olursa olsun aklın emri(nuemenal
dünyaya ait) olduğu için ahlaken mutlak ve koşulsuz doğru olanı yani “olması
gerekeni” yapmayı, hipotetik emirlerse dış koşullara(fenomenal dünyaya) uygun
olanı yapmayı emreder. Bu bağlamda hukuk kuralları hipotetik buyruklar içinde
değerlendirilmektedir.
122
Kant, eserinde,“Herhangi bir ceza kanunu yoktur ki gemi kazası geçirmiş birine
kendi hayatını kurtarmak için, hayatı eşit derecede tehlikede olan başka birini, ha-
yatını kurtaran tahtadan itmesi nedeniyle ölüm cezası versin. Bu durumda kanu-
nun ceza tehdidi bu kişinin kendi can kaybından daha büyük değildir. Bu çeşit bir
ceza kanunu, bunu yapmaya kastetmiş olanı etkileyemez çünkü hala kesin olma-
yan kötülük tehdidi(mahkemenin ölüm hükmü) kesin olan kötülüğe(boğulma)
ağır basamamaktadır. Bundan dolayı birinin hayatının şiddet yoluyla kurtarması
halinde o kişi suçsuz olarak değerlendirilemez ama aynı zamanda cezalandırıla-
maz da ve değişik bir karşılıkla hukukçu bu öznel cezadan muaf olma halini ob-
jektif cezadan muaf olma halinden ayırt etmelidir. Zorunluluk hali için bir deyiş
zorunluluk kanun tanımaz demektedir. Hiçbir zorunluluk olamaz ki bir ihlali hu-
kuka uygun hale getirebilsin.”(Kant, The Metapysics of Morals, USA, 2003, s.28)
Aynı şekilde, bu bağlamda, “beklenemezlik ilkesi” de ele alınabilir.