Background Image
Previous Page  120 / 449 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 120 / 449 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (116)

Dilan MIZRAK

119

“Muhtemelen, vicdani retçi sayısı kadar vicdani ret tanımı”

27

olsa

da, her konuda olduğu gibi bu konuda da genel bir tanım mevcuttur.

İşte bu en bilinen tanımı ile askerlik hizmetine karşı vicdani ret, kişi-

nin; dini, siyasi, ahlaki ve benzeri nedenlerle askerlik hizmetini - silah

tutmayı veya ordu içinde hizmet vermeyi, hizmet vermeye devam et-

meyi - reddetmesidir.

Zorunlu askerlik hizmetine karşı vicdani ret kavramı, modern-

leşmenin ürünü olan Batı kaynaklı kavramlardandır. Modern devlet

kendini koruyabilmek, güvenliğini sağlayabilmek amacıyla zorunlu

askerlik sistemini tesis etmek gerekliliğini duymuştur. Ancak daha

önce de belirtildiği üzere, bünyesinde itaati taşıyan iktidar ilişkisi be-

raberinde itaatsizliği getirdiği içindir ki, zorunlu askerlik hizmetinin

tesisi vicdani ret kavramını da ortaya çıkarmıştır.

Güvenlik/özgürlük algılamasında devletleri en fazla meşgul eden

konular arasında bulunan vicdani reddin, gelişim sürecini bu algıla-

ma ekseninde gerçekleştirdiği söylenilebilir. Bu doğrultuda, vicdani

reddin tanınması uzunca bir süre sadece, sahip oldukları dini inanış

nedeniyle askerlik yapmalarının mümkün olmadığını bildiren kişiler

ile sınırlı tutulmuştur. Böyle bir tanıma devletleri nispeten az korkut-

maktadır, çünkü bu kişiler devletin otoritesine açık bir karşı çıkış ser-

gilemezler, onları bu şekilde davranmaya iten dini inanışlarıdır. Tari-

hi Barış Kilisesi, Yehova Şahitleri gibi bir dini öğretiye inanan kişiler,

inandıkları öğretinin şiddetsizliği emrettiğini, devletlerin de buna

saygı göstermesi gerektiğini düşünürler. Oysa, politik fikirler nede-

niyle askerlik hizmetini reddetmek doğrudan siyasi iktidarın faaliyet-

lerini, kimi zaman kendisini sorgulamaktır. İşte bu nedenle, vicdani

reddin ilk defa ciddi bir politik mesele haline geldiği dönem olan 1.

Dünya Savaşı dönüm noktasıdır. Bu dönem savaşmayı reddeden çok

sayıda insan olmuştur; fakat genel olarak, vicdani reddin tekil bir ey-

lem olmaktan çıkıp geniş halk yığınlarını etkilemeye başlaması ve

vicdani redde ilişkin yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için 2.

Dünya Savaşı sonrasını, hatta 60’lı yılları beklemek gerekmiştir. Dev-

letleri, vatandaşlarının haklarını düzenleyen yegâne güç kabul etme-

27

Andreas Speck, “Dünyada Çağdaş Red ve Red Hareketlerinin Anahatları: Savaş

Karşıtı Uluslararası Hareket İçinde Red”,

Birikim Dergisi

, 2006, sayı 207, Temmuz,

s. 42.