Background Image
Previous Page  108 / 453 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 108 / 453 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (117)

Cansu KOÇ

107

yabancılaşacaktır. Kişiler özerk ve bireysel olana yönelmişken kolektif

olandan da bir o kadar uzaklaşmaktadır.

58

Bu noktada çokça yakınılan

bir konu olarak gündemin sık değişmesi ve bir öncekinin çabuk unutul-

ması, hatırlanabilir. Bu sorun genellikle “balık hafızası” ithamıyla açık-

lanmaya çalışılsa da kişinin dahil olmadığı/olmadığını düşündüğü bir

alanla ilgili yaşananları kolayca unutması gayet doğaldır. Dolayısıyla

gündemin sık değiştiğinden ve “balık hafızalı” olunuşundan şikayet-

lerin aslında, kamusal alanın yokluğundan kaynaklandığı söylenebilir.

İzleyicileşme demokrasiyi çürüten başat durum olarak karşımıza

çıkar, zira katılımın yokluğunda demokrasinin olması söz konusu de-

ğildir. Bir katılım aracı olarak partilerin lider iradesine yaslanması, bu

irade üzerinden oluşacak bir siyasi ortamı yaratma eğilimi, şahıslar

üzerinden çalışılması, meşruiyet algısı üzerinde oynama yapmakta-

dır. Partilere karşı duyulan güvensizlik ve katılımcılıktan uzaklaşma

eğiliminde, ekonominin neo-liberal politikalar çerçevesinde yürütül-

mesi ve şirketlerin dünya çapında çalışması, dolayısıyla da ekonomiye

ilişkin kararların ülke çapında verilememesinin de etkisi büyüktür.

59

Ancak bu durumun aşılması da kamusal alanla mümkün olacaktır,

aksi halde ise ekonomik gelişmeler karşısında gelişen kayıtsızlığın si-

yasi ve sosyo-kültürel alana sirayet etmesi kaçınılmazdır. Bu anlamda

kamusallık ilkesi, hareketlilik istemektedir ve bunu devlet değil top-

lum yapabilir.

Meşruiyet algısının önemi Habermas’ m görüşleriyle de vurgu-

lanabilir; zira ona göre sosyo-kültürel sistem aracılığıyla tüm kriz

eğilimleri aşılabilecektir.

60

Bu anlayışta çözülmesi gereken tek prob-

lem, sosyo-kültürel bakış açısında yaşanan tıkanıklık olmasa da çıkış

noktası budur ve zaten sınıfsal bilincin oluşmasının önündeki engelin

öncelikle neo-liberalizmin yarattığı algı kirliliği olduğu söylenebilir.

Habermas’ın söylem kuranımda Marksist anlayışa göre bir üst

yapı kurumu olarak işlev görebilecek kültür, demokrasinin zemini-

dir ve onu öncelikle sağlamlaştırmak gerekir, zira ancak bu şekilde

demokratikleşmek mümkün olur. Bu kapitalist ülkelerin sorunlarına

odaklı bir tavırdır;

61

ancak öncelikle ortaya koyduğumuz meşruiyet

58

Yükselbaba, a.g.e.,sf. 166.

59

A.e., sf.164-166.

60

A.e., sf.163.

61

A.e., sf.168.