

Dopingle Mücadele Kural İhlali Halinde Kusursuz Sorumluluk ve İspat Külfeti
370
tarafından da bu ilke benimsenmiştir. Örneğin CAS, 09.07.2001 tarihli
kararında bu hususu şöyle belirtmiştir:
“
Bu itibarla federasyonların, bir sporcunun dopingli olduğu saptanan ya-
rışmadan diskalifiye edilmesi kuralını, suçluluk olsun olmasın doğrulamakta-
dır. Bu sonuç sporda, rakiplerine karşı adil davranma prensibinin uygulan-
masıdır. Ancak CAS, sporcunun ilerdeki yarışmalara katılabilmekten men
edilmesi cezası için farklı düşünmektedir. Burada söz konusu olan kusursuz
sorumluluk prensibinin sorgulanmas
ıdır. CAS
, sadece sporcunun bedeninde
yasak madde tespit edildiği diye bir süre veya süresiz olarak yarışmalara katıl-
maktan yasaklanması sporcunun kişilik haklarına bir tecavüz olarak görmek-
tedir. CAS, bir sporcu ile bir federasyon arasındaki ilişkinin hukuki niteliği
üzerinde durmakta ve bir medeni hukuk ilişkisi olduğunu, bu nedenlerle ceza
hukuku prensiplerinin uygulanmasına imkan tanımadığını vurgulamaktadır.
Kusursuz sorumluluk prensibinin bu durumda uygulanmasının uygun olup
olmadığına karar verirken, sporcunun hakları ile federasyon hakları ve özellik-
le kişilik hakları adalet terazisine konmalıdır. Unutulmamalıdır ki profesyonel
sporda bir doping cezası, kişinin mesleğini bir süre için engellemek gibi bir et-
kisi de vardır. Ayrıca bu doping cezasının, ferdin haysiyetini yaralamak, sosyal
yaşamını etkilemek ve ilerisi için bir handikap oluşturmak gibi sonuçları da
bulunmaktadır. Bütün bunlar göz önünde tutulduğunda CAS sporcunun men-
faati ile federasyonun kusursuz sorumluluk prensibini uygulamadaki menfaat
dengesinin sporcunun lehine işlemesi gerektiği kanısıdır. CAS bu kanaatini
doğrulayan başka örneklerde vermekte ve Alman Frankfurt Temyiz Mahke-
mesinin aynı doğrultuda bir kararında “Alman Kanunlarına göre bir sporcu-
nun kusuru olmaksızın suçlu sayılmasının Alman yasaları ile bağdaşmadığı”
kendi görüşünü doğrular nitelikte belirtmektedir. Bütün bunların sonucunda,
federasyon sporcunun doping suçunda objektif unsuru açıklıkla ortaya koya-
bilmektedir ancak sübjektif unsur
açısından sporcuyu savunmasız bırak-
makta ve vücudunda bulunan yasaklı madde için kastı veya kusuru
bulunmadığını ispatlamak hak ve imkanını tanımaktadır.”
23
23
“Bir sporcunun vücudunda yasaklı maddenin bulunmasının iki sonucu vardır.
Birincisi, doping kontrolünün yapılmış olduğu yarışmadan sporcu diskalifiye
edilir. Bu ceza, yarışmaya katılmış olan diğer sporculara karşı hakkaniyeti sağla-
mak amacına yöneliktir. İkinci sonuç ise, sporcu tarafından tersine çevrilebilecek,
maddenin bulunmuş olmasından ileri gelen suçluluk karinesidir. CAS içtihatları
uyarınca, doping halinde uygulanacak sabit ceza sistemi arzu edilen bir durum
değildir; sporcunun suçluluk derecesine göre uygulanabilecek bir ceza süreleri
yelpazesi daha uygundur.” [CAS, 2001/A/317 (Erkiner s. 63,64)].