Background Image
Previous Page  334 / 421 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 334 / 421 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (118)

M. Tarık GÜLERYÜZ

333

sından bu tür bir tehdidin bulunması olacaktır. Korunması gereken

menfaatten hareketle, kanun koyucu hangi durumlarda bu türden bir

riskin olduğunu ve bu doğrultuda rekabet yasağına ilişkin sözleşme-

nin geçerli olacağını düzenlemiştir.

Türk hukukunda rekabet yasağı sözleşmesi, iş ilişkisi sebebiyle

işçiye işverenin müşteri çevresi veya üretim ve iş sırları hakkında bil-

gi edinme olanağı sağladığı ve bu bilgiler kullanıldığında işverenin

önemli bir zarar görme olasılığı ortaya çıktığı takdirde geçerli sayıl-

maktadır (TBK. m. 444/2). Anılan hükmün temelinde, ancak işvere-

nin haklı bir menfaatine (legitimate interest of the employer) hizmet

eden rekabet yasağı sözleşmelerinin caiz sayılacağına ilişkin kural

yatmaktadır. Nitekim Türk Borçlar Kanunu’nun 444’üncü maddesinin

2. fıkrası;

“Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi

veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı

sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir

zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”

hükmünü haizdir.

69

Bu itibar-

la, söz konusu kanun hükmünde; “iş ilişkisinin işçiye müşteri çevresi

veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme

imkânı sağlamasının ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının,

işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması” bir geçer-

lilik şartı olarak kabul edilmiştir.

Bu anlamda, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin geçerli olması

için iş ilişkisinin işçiye, “müşteri çevresi” veya “üretim sırları” ya da

“işverenin yaptığı işler” hakkında bilgi edinme imkânını sağlaması

69

818 sayılı EBK’da ise söz konusu hüküm; “Rekabet memnuiyetine dair olan şart,

ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş

sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, ca-

izdir.” şeklinde düzenlenmiş idi. 6098 sayılı TBK’nın 444/2 hükmünün 818 sayılı

yasanın anılan hükmünü andırmakla birlikte bazı farklılıkları da barındırdığı be-

lirtilmektedir. Bu konuda bkz. Keser, “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre

Rekabet Yasağı”, s.93. Bu kapsamda, doktrinde, haklı olarak, yürürlükten kalkan

EBK m. 348/2 hükmünde “ve” bağlacının kullanılmasından işçinin işverenin hem

müşteri çevresine hem de iş sırlarına nüfuz etmesinin zorunlu olduğu gibi bir

sonuç çıkarılamayacağı, rekabet yasağı kaydının geçerliliği için söz konusu ko-

şullardan sadece birinin gerçekleşmesinin yeterli olduğu, kaldı ki İsviçre Borçlar

Kanunu’nun mülga 348. maddesinin Almanca metninde de oder (veya) bağlacı-

nın kullanıldığı belirtilmiştir. Bkz. Soyer, Rekabet Yasağı Sözleşmesi (BK m. 348-

352), s. 49. Belirtelim ki; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesiyle

birlikte bu tartışma güncelliğini yitirmiştir.