

Türk Anayasa Hukukunda Sağlık Alanında Temel Haklar
18
ihtiyaç duyduğu anda sağlık hizmetlerine ulaşıp gerekli oranda bu
hizmetlerden yararlanmayı zorlaştırıcı ya da zayıflatıcı düzenlemeler
Anayasa’ya aykırı olacaktır.
25
Bu duruma ilişkin çeşitli örnekler verile-
bilir. Anayasa Mahkemesi, sağlık sigortasına ilişkin yasanın yatarak
tedaviyi altı ayla sınırlayan hükmünü, Anayasa md. 65’i sosyal dev-
letin gerekleri ışığında yorumlayarak, Anayasa’ya aykırı bulmuştur.
26
Buna göre yaşam hakkı, varlık güvencesini ve ilgiliye yaşamını devam
ettirmesi için zorunlu bakımı öngören yasal düzenlemeleri talep hakkı
vermektedir. Böylece Anayasa’nın 17. maddesi kapsamındaki sübjektif
talep hakkı, minimum varlığın korunması için zorunlu olduğu ölçüde
pozitif talep hakkına dönüşebilmektedir.
27
Yine yer değiştirmeye tabi
25
E. 2005/10, K. 2008/63, Kt. 21.2.2008. Aile hekiminin sevk oranı ile kendisine ya-
pılacak ödeme tutarı arasında bağlantı kuran düzenlemeyi iptal eden bu karara
ilişkin bkz. Karagülmez A. , “Anayasa Mahkemesi Kararlarında Sosyal Devlet ve
Sosyal Haklar”, in: Anayasal Sosyal Haklar (ed. Kaboğlu İ. Ö.), Legal Yayıncılık,
İstanbul 2012, s. 198 vd; Yılmaz H. , Sağlık Hizmetlerinden Yararlanmanın Kısıt-
lanması ve Kısıtlamanın Yargısal Denetimi, s. 96. Ayrıca bkz. Oder B. E. , “Devle-
tin Olumlu Edimini Gerektiren Sosyal Hakların Anayasal Düzeyde Korunması ve
Yargısal Tutumlar”,
Galatasaray
Ün.Hukuk
Fak. Dergisi
, C. 2008/1, s. 210 vd.
26
Anayasa Mahkemesi’nin bu önemli kararında; “Kişinin yaşama, maddî ve manevî
varlığını koruma hakkı, birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez, vazgeçil-
mez temel haklardandır. Bu haklara karşı her türlü engelin ortadan kaldırılma-
sı da devlete görev olarak verilmiştir. Güçlüler karşısında güçsüzleri koruyacak
olan devlet, gerçek eşitliği sağlayacak, toplumsal dengeyi koruyacak ve böylece
devlet sosyal niteliğine ulaşacaktır. Sosyal devlet, yaşama hakkının korunması,
sosyal güvenliğin sağlanmasıyla gerçekleşecektir. Yaşama hakkının korunması ve
sosyal güvenliğin sağlanması, sosyal devlet olmanın gereğidir. Sosyal güvenlik
kuruluşlarına ilişkin düzenlemelerin “yaşama hakkı ile maddî ve manevî varlığı
koruma haklarını, zedeleyecek veya ortadan kaldıracak kuralları içermemesi ge-
rekir. (...)
Bu nedenlerle, EK 14. maddenin (a) bendinin sağlık yardımı bakımından sınırla-
yıcı düzenleme getiren itiraz konusu ikinci fıkrası, henüz tedavisi süren kişinin
yaşama hakkını, hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürme hakkının özünü
zedelediğinden ve Devletin, kişilerin yaşamını, ruh ve beden sağlığı içinde sür-
dürmelerini sağlamak amacını yerine getirmesini sınırlayıp zorlaştırdığından
Anayasa’nın 17. ve 56. maddelerine aykırıdır.” denilmektedir (E. 1996/17, K.
1996/38, Kt. 16.10.1996). Alman Federal Anayasa Mahkemesi de aynı görüştedir.
Buna göre yasal sağlık sigortalı bir kimseye, yaşamını tehdit eden veya kural ola-
rak ölümcül bir hastalığı için genel kabul edilmiş, tıbbı standartta bir tedavinin
sağlanmaması, eğer iyileşme şansı tamamen olanaksız değilse ya da hastalık süre-
cine hissedilebilir, pozitif bir etkide bulunuyorsa, sosyal devlet ilkesiyle bağlantılı
olarak vücut bütünlüğü hakkını ihlal eder, (BVerfGE 115,25). İtalyan Anayasa yar-
gısı sisteminde de sağlık alanında sosyal hakları koruma eğiliminin gittikçe artan
bir biçimde ağırlığını koyduğu görülmektedir, bkz. Groppi T. , “İtalya’da Sosyal
Haklar”, in: Anayasal Sosyal Haklar (ed. Kaboğlu İ. Ö.), s. 211-212.
27
Nitekim Anayasa Mahkemesi, hükümlü ve tutukluların, 6331 sayılı İş Sağlığı ve