

Türkiye’de Çevre Vergileri mi Çevre Vergisi mi?
214
ret ve harç olarak nitelendirilmesi,
13
vergilendirme işlemlerinin yargı
kararları ile sık sık iptal edilmesi
14
kanun koyucuyu yeni bir düzenle-
me yapmaya yöneltmiştir. Bu çerçevede, 5035 sayılı Kanun’un 41’inci
maddesiyle mükerrer 44’
üncü madde değiştirilerek atık su
vergisi-
katı atık vergisi şeklindeki ayrım ile birlikte,
özel fonda toplanma
ve çevre temizlik hizmetlerine hasredilme esası kaldırıl
mış,
ücret
görünümünden uzaklaşılmıştır. Ayrıca, atık su ile ilgili Çevre Temiz-
lik Vergisinin
tüketilen su
bedeli esas alınarak tarh edilme özelliği,
konutlardan alınan Çevre Temizlik Vergisinin hesaplanma
yöntemi
haline getirilmiştir. Buna paralel olarak, mezkûr maddenin altıncı fık-
rası ile, belediyenin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan, fakat
su ihtiyacını belediyece tesis edilmiş su şebekesi haricinden karşıla-
yan konutlara ilişkin
Çevre Temizlik V
ergisinin binalara ilişkin tari-
fenin yedinci grubunun ilgili belediye meclisince belirlenecek derecesi
üzerinden hesaplanması usulüne geçilerek vergilerin karşılıksız olma
özelliği korunmuştur. B
öylece
, esası da tamamen vergi haline gelen
tek Çevre Temizlik Vergisine geçilmiştir.
Ç
evre temizlik hizmetlerin-
den faydalanmadığı açık olan boş veya kullanılmayan binaları vergiye
tabi kılan üçünc
ü fıkra hükmünün, vergi mükellefinin binaları kul-
lananlar olarak belirlenmesi suretiyle değiştirilmesi de
bu verginin
çevre vergisi niteliği
ni pekiştirmiştir.
Görüldüğü üzere, bu vergi türü öncelikle, belediyelerin çevre te-
13
Bahse konu verginin ücret niteliğinde olduğu yönündeki görüş için bkz. Tosuner–
Tekbaş, s. 43 vd. Verginin “karşılıksız olma” özelliğine aykırı olarak su kullanma-
yan mükellefin çevre temizlik vergisi ödemeyeceği gerekçesiyle, bu verginin, harç
niteliği taşıdığı da iddia edilmiştir. Bkz. Şahin, s. 129.
14
Danıştay 9. Dairesi, 22/1/1997 tarihli ve E.1995/3871-K.1997/239 sayılı ve
17/9/1998 tarihli ve E.1997/4032-K.1998/3252 sayılı Kararlarında, tüketilen atık
suyun ancak kanalizasyona takılacak sayaçlarla ölçülebileceğine, sayaçların takı-
lı bulunmadığı durumda ise tahakkuka esas alınacak su tüketim miktarı önem
arz ettiğinden belediyenin, tüketilen su miktarını bilirkişi incelemesi yoluyla
tespit ettirmesi gerektiğine hükmetmiştir. Aynı Daire’nin 14/11/2000 tarihli ve
E.1999/1898-K.2000/3299 sayılı Kararında ise; “…kullanılan suyun göle verildiği
tespit edilmiş olup, kanalizasyon hizmetinden yararlanılmadığı saptandığından
ve o mahalde kullanılması mümkün bir kanalizasyon hizmetinin bulunduğu da
tespit edilmiş olmadığından ve bu nedenle kullanılmış sular için atık su bedeli
istenmesi mümkün olamayacağından, yükümlü iddiaları ‘borcum yoktur’ kapsa-
mında görülerek vergi mahkemesi kararı sonucu itibariyle yerinde bulunmakta-
dır.” denmek suretiyle, mükellefler atık su üretmiyor ise belediyelerin atık su ile
ilgili Çevre ve Temizlik Vergisi veyahut da atık su bedeli alamayacağına hükme-
dilmişti. Kararlar için bkz. Kazancı İçtihat Bankası, (31/01/2015).