Background Image
Previous Page  100 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 100 / 617 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (120)

Peri URAN

99

Basın özgürlüğünü düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü kap-

samında ele alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi-

nin ikinci fıkrasına göre, başkalarının şöhret ve haklarının korunması

nedeniyle de basın özgürlüğü sınırlandırılabilmektedir.

“Başkalarının

şöhret ve hakları”

ile kastedilen “kişilik hakları”dır.

35

Basın özgürlü-

ğünün en önemli sınırını oluşturan ve basın tarafından sıklıkla ihlal

edilen kişilik değerleri manevi değerlerdir.

36

Kişinin manevi değerle-

rine basın yoluyla yapılan saldırılar hemen her Avrupa ülkesinde yap-

tırıma maruz kalmaktadır. Kişinin onur ve saygınlığını zedeleyecek

nitelikteki hakaret ve iftiralar da basın özgürlüğünü sınırlandıran

durumlar arasında yer almaktadır. Bununla birlikte hakaret ile kabul

edilebilir eleştirinin ayrımının yapılabilmesi basın özgürlüğü açısın-

dan son derece önemlidir. AİHM’nin bu konudaki yaklaşımı ince-

lendiğinde, sözü geçen sınırın çizilmesinde eleştiri lehinde bir tutum

takındığı görülmektedir. Özellikle siyasetçiler söz konusu olduğunda

kabul edilebilir eleştiri sınırının en geniş konuma ulaştığı gözlenmek-

tedir. Yüksek Mahkeme, siyasal ifade özgürlüğü söz konusu olduğun-

da eleştiri kavramının içeriğini oldukça geniş yorumlamaktadır. Bu

konuda AİHM’nin 2012 yılında vermiş olduğu Tuşalp / Türkiye Da-

vasına ilişkin karar, ülkemiz açısından önem taşımaktadır. Dönemin

Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2005 ve 2006 yıllarında Birgün

gazetesinde yayımlanan “

İstikrar

” ve “

Geçmiş Olsun

” başlıklı iki ma-

tırılırken çeşitli unsurlar göz önünde tutulmaktadır. Müdahalenin sınırlamayla,

izlenen meşru amaçla orantılı olması, sınırlamanın hangi şartlar altında yapıldığı,

sınırlama konusu hakkın niteliği bu unsurlar arasında sayılabilir. Bu yönde bkz.

Sunay, age., s. 114.

Söz konusu kararda AİHM kitabın bazı bölümlerinin hitap ettiği kitle açısından

gençlerin bazı suçları işlemeye teşvik edildikleri biçiminde yorumlayabilecekleri

cümlelere yer verildiğini saptamıştır. AİHM’nin burada müstehcenlik ile genç-

lerin suça teşvik edilmesi arasında bir ilişki kurması, Mahkeme’nin genel ahlak

ile kamu düzeni ilişkisini dikkate aldığını göstermektedir. Nihat Bulut, “Hak ve

Özgürlüklerin Sınırlandırılma Nedeni Olarak Genel Ahlak”,

AÜHFD,

Cilt IV, Sayı

1-2, 2000, s. 40.

35

Kişilik haklarının konusunu oluşturan değerler maddi bedensel değerler, mane-

vi değerler ve mesleki-ticari değerler olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Bu yönde

ayrıntılı değerlendirme için bkz. Aydın Zevkliler, M. Bekir Acabey & K. Emre

Gökyayla, Medeni Hukuk, Seçkin Yayınları, Ankara, 6. Baskı, 2000, s.402-425; ay-

rıca bkz. Sibel Özel, Uluslararası Alanda Medya ve İnternette Kişilik Hakkının

Korunması, Seçkin Yayınları, Ankara, 2004, s. 29-35.

36

Manevi değerler, daha çok kişinin dış hayatla, toplumla olan ilişkilerinden kay-

naklanan ve kişiye, kişi olması nedeniyle tanınıp hukuk düzenince korunan onur

ve saygınlık, giz çevresi, ad, resim gibi değerler olarak tanımlanmaktadır. Bkz.

Zevkliler, Acabey & Gökyayla, age., s. 407.