

TBB Dergisi 2015 (120)
Peri URAN
113
kuralın Anayasa’nın 13., 26. ve 28. maddelerine aykırı olduğu iddiası
karşısında, söz konusu kuralın Anayasa’nın 13., 26. ve 28. maddeleriy-
le ilgisi bulunmadığını ifade etmiştir.
72
Oysa 33. maddede belirtilen
ve para cezasını gerektiren bu ihlallerin niteliği ile para cezalarının
miktarı ve her bir aykırılık için ayrı bir idari para cezasının verileceği
nazara alındığında para cezalarının çok yüksek olduğu görülmekte-
dir. Zira, bu cezalar basın ve yayın dışında bir gelire sahip olmayan
ulusal ve özellikle yerel ve bölgesel televizyon ve radyo kuruluşlarının
yayın hayatlarını sürdürmelerini olanaksız kılabilir. Cezaların caydı-
rıcı nitelikte olmakla birlikte basın ve yayın kuruluşlarının varlıkları-
na son vermemesi gerekmektedir. Bu nedenle, dava konusu kuraldaki
para cezaları, Anayasa’nın haber alma özgürlüğünü düzenleyen 26. ve
basın özgürlüğünü düzenleyen 28. maddeleri ile bağdaşmamaktadır.
Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerle ilgili sınırla-
maların “demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük” il-
kesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Demokratik hukuk devletinde
güdülen amaç ne olursa olsun sınırlamalar özgürlüğün kullanılmasını
ortadan kaldıracak nitelikte olmamalıdır. Söz konusu fıkra ile öngö-
rülen, ulusal, bölgesel ve yerel çerçevede hizmet veren birçok yayın
kuruluşunun kapanmasına neden olabilecek tutarlardaki para cezala-
rını haklı bir nedene dayandırmak ve Anayasa’nın 13. maddesindeki
“demokratik toplum düzeninin gerekleri” ve “ölçülülük” ilkesiyle bağ-
daştırmak olanaksızdır.
12.09.2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanunla Anayasa’nın 148. madde-
sinde yapılan değişiklikle, Anayasa Mahkemesi’nin görevleri arasına
bireysel başvuruları karara bağlama görevi de dahil edilmiştir. Söz
konusu maddenin 3. fıkrasında “
Herkes, Anayasada güvence altına alın-
mış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsa-
mındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Ana-
yasa Mahkemesine
başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır.
” ifadesi yer almaktadır. Anayasa’nın
bu hükmü doğrultusunda, basın özgürlüğü kamu gücü ile ihlal edil-
diğinde, bu ihlal karşısında AİHM’ne başvuru yapılabilmesi için iç
hukuk yollarının tüketilmesi gerektiğinden, Anayasa Mahkemesi’ne
bireysel başvuru yapılması zorunlu hale gelmektedir. Bu noktada,
72
AYM, E. 2002/100, K. 2004/109, K.T. 21.09. 2004.