

Bir Kavram Olarak İnsan Hakları ve Çeşitli Açılardan Sınıflandırılması
48
AYM de
252
örneğin devletin, vatandaşların sosyal güvenliğini,
malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirirken sigortacılı-
ğın niteliğine uygun olarak kimi sınırlamalar getirebilirse de sosyal
hakları kullanamayacak hale getiren düzenleme yapamayacağına
hükmetmiştir. 2001 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri ile 1982
Anayasası md.65 de yer alan, “
ekonomik istikrarın korunmasını gözetme
”
kaydı yerine, “
bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözetme”
kaydı
getirilmiştir. Söz konusu bu değişiklik öğretide kısmî bir iyileşme ola-
rak değerlendirilmiştir.
253
Diğer taraftan bu kısmî iyileştirme AYM kararlarına da henüz
yansımış değildir. Yüksek Mahkeme, bazı yasal düzenlemeler konu-
sunda siyasal iktidarı sınırlayan kararlar vermişse de sosyal haklar
üzerine yeterli açılımı yapamamış
254
değişiklikler sonrası, hak-ödev
ilişkisini yeniden yorumlayamamıştır.
255
Konu 1982 Anayasası’nın 5.
252
1999/42 E, 2001/41 K, 23.02.2001, 23.11.2001 tarihli ve 24592 sayılı Resmi Gazete.
253
Kaboğlu, Sosyal Haklar, s. 29. Türkiye’nin yakın bir tarihte taraf olduğu Ekono-
mik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin (ESKUS) 2. mad-
desi taraf devletleri Sözleşmede yer alan hakların hayata geçmesi için yapacakları
girişimleri, “kaynakların var gücüyle” yerine getirecekleri ibaresi taşımaktadır.
Devletin yükümlülükleri çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında, “malî
kaynakların yeterliliği”, ifadesinin Sözleşmedeki bu ibarenin çok gerisinde oldu-
ğu görülmektedir. Sözleşmenin tam metni için bkz.
http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/83-93.pdf.
254
Kaboğlu, Sosyal Haklar, s. 29.
255
Kaboğlu, Sosyal Haklar, s.20, AYM’nin, 2005/52 E, 2007/35 K, 03.04.2007 sayılı
kararı şöyledir:” Anayasa’nın 56. Maddesinin üçüncü fıkrasında Devletin herke-
sin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlü oldu-
ğu, son fıkrasında da sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için
kanunla genel sağlık sigortası kurulabileceği öngörülürken, bu maddede Devlete
verilen görevin Anayasa’nın 65. Maddesinde belirtilen mali kaynakların yeterli-
liği ölçüsüyle sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Diğer taraftan, sağlık yardımları için
sigortalıdan katkı payı alınabileceği uluslararası sözleşmelerde de öngörülmüş-
tür. Nitekim “Sosyal Güvenliğin Asgari Normlarına İlişkin Uluslararası Çalışma
Örgütü”nün 102 sayılı Sözleşmesinin 10. Maddesinde, sağlık yardımından fayda-
lananlar veya bunların aile reislerinin, hastalık halinde yapılacak sağlık yardımı
masraflarına iştirak ettirilebileceği, bunun ilgiliye ağır bir yük getirmeyecek şekil-
de tespit edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Avrupa Konseyi çerçevesinde oluş-
turulan Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne göre de, korunan kimselerin doğ-
rudan katkıda bulunmaları olanaklıdır. Sosyal Devlet ilkesi gereğince sağlık hiz-
metlerinden herkesin faydalanmasının gerçekleştirilebilmesi ve sürdürülebilmesi,
sunulan hizmetlere bazı durumlarda katkı yapılamasını zorunlu kılabilmektedir.
Bu nedenle sağlık hizmetlerinden herkesin yaygın ve eksiksiz olarak faydalanma
amacını gerçekleştirmek için sunulan hizmete katkı sağlanmasını öngören kura-
lın, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmadığı ileri sürülemez.”