

TBB Dergisi 2015 (120)
Tuğçe ÇAKIROĞLU DEMİRÇİVİ
551
Kural olarak haksız bir fiili ile zarara sebebiyet vermiş olan kimse,
en evvel, tarafından hata vaki olmamış ve üzerine borç alınmamış ol-
duğu halde kanunen mes’ul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef
olur.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Bu durumda; birden çok kişi, gerek haksız eylem, gerek sözleş-
me ve gerekse kanun kuralı gibi sebeplerden ve aynı zarar için zarara
uğrayana karşı sorumlu iseler, bunlar arasında, bir zarara ortaklaşa
sebep olanlar hakkındaki dönmeye (rücu) ilişkin kurallar uygulanır.
Kural olarak; en başta, haksız eylemiyle zarara yol açan sorumlu
tutulur; en son olarak da kusuru olmaksızın ve sözleşme gereği so-
rumluluğu olmadığı halde kanun kuralı gereğince sorumlu tutulan
kişiye başvurulur.
Birinci halde; birden fazla kişiler, müşterek kusurları ile zarara
sebep olmuşlardır. Bu durumda zarara sebep olmuş olanlar arasında
tam teselsül bulunduğundan söz edilir (BK. mad. 50). Aralarında tam
teselsül olanlar, suçu işleyenle bu suça iştirak etmiş olanlar arasında
fark gözetilmeksizin zarar görene karşı müteselsilen sorumlu duru-
mundadırlar.
ikinci halde ise; birden fazla kişinin, müşterek kusurları ile sebep
olmadıkları ancak zarardan çeşitli hukuki sebeplerle sorumlu tutul-
dukları durumda eksik teselsül (BK. mad. 51) söz konusudur.
Görülüyor ki. Borçlar Kanunu’nun 51. maddesinde, aynı Kanun’un
50. maddesine atıf yapılarak birden çok kimseler, değişik nedenlerle
(haksız eylem, akit, kanun) sorumlu oldukları taktirde zarar gören
tam teselsülde (dayanışmada) olduğu gibi (BK. mad.50/1) giderim iste-
ğinin bir bölümünü veya tamamını, bu sorumlulardan birinden ya da
bir kaçından dava açarak isteyebilecektir. Gerek öğretide ve gerekse
uygulamada ayrık düşünce olmaksızın bu kural kabul edilmektedir.
Daha açık bir ifadeyle, zarar gören eksik teselsülde de; tam teselsülde
olduğu gibi tazminat borçlularından herhangi birine müracaat ede-
bilir ve tazminatın tamamının ödenmesini isteyebilir. Bundan başka
borçlulardan birinin yaptığı ödeme, ödenen miktar oranında diğerini
de borçtan kurtarır ve daha sonra ödeyenin onlara karşı rücu (dönme)
hakkı doğabilir.
Bu bağlamda ardıllık (Halefîyet-Subrogation) ile dönme (Rücu-
Regress) arasında hukuki farklılıkları belirtmekte yarar vardır.