Background Image
Previous Page  555 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 555 / 617 Next Page
Page Background

Asıl İşveren ve Alt İşveren Arasındaki Müteselsil Sorumluluğun Yeni Borçlar Kanunu Hükümleri ...

554

ğini savunabilir; yargılama usulüne ilişkin kurallar borçluya böyle bir

def ide (zamanaşımı definde) bulunma olanağı tanır. Zamanaşımına

uğrayan borç, eksik bir borçtur. Zamanaşımı müessesesinin bu yapısı-

nın (borcu değil, sadece onun alacaklı tarafından talep edilmesi olana-

ğını ortadan kaldırmasının ve yine sadece borçlu tarafından ileri sü-

rülebilecek bir olgu olmasının) doğal sonucu olarak, borçlu tarafından

yasal süre içerisinde böyle bir defide bulunulmadığı takdirde, hakim

tarafından kendiliğinden gözetilemez.

818 sayılı Kanun’un konuya ilişkin 134. maddesi, “Müruruzaman

müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmayan bir borcun

müşterek borçlularından birine karşı katedilmiş olunca diğerlerine

karşı da katedilmiş olur” kuralını içermektedir.

Bu maddeye göre, müteselsil borçlulardan birine karşı zamana-

şımının kesilmesi diğer müteselsil borçlulara karşı da zamanaşımını

keser.

Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere halefıyette, rücu hakkını

kullanan kişi alacaklının yerine geçerek, aynen alacaklının konumuna

sahip olduğundan; alacaklının alacak hakkının tabi olduğu zamana-

şımı süresinden yararlanır. Diğer bir ifade ile halefiyetten yararlanan

rücu hakkı sahibinin, diğer borçlulara rücu hakkı alacaklının sahip

olduğu zamanaşımı süresinden yararlanır.

Bunun sonucu olarak 818 sayılı Kanun’un 134. maddesi hükmü-

nün haksız fiillerden doğan müteselsil sorumlulukta sadece tam te-

selsülde yani BK’nun 50. maddesine dayanan müteselsil sorumluluk-

ta uygulama bulacağı; buna karşın eksik teselsülde yani BK’nun 51.

maddesine dayanan müteselsil sorumlulukta uygulama bulmayacağı

kabul edilmelidir.

Buna göre tam teselsülde, zararı tazmin eden müteselsil borçlu,

diğer borçlulara alacaklının sahip olduğu zamanaşımı süresinden ya-

rarlandığı halde, eksik teselsülde rücu hakkını kullanan kişinin zama-

naşımı süresi haksız fıillerdeki genel hükümlere tabidir.

Bu sonuç, teselsülün, Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddelerinde

ayrı ayrı ve değişik koşullarla düzenlenmiş olmasına, ayırım fikrine

ve adalet düşüncesine uygun düşmektedir. Zira, yalnız başına olsaydı,

zamanaşımından yararlanabilecek iken, sırf öteki kişilerin kusurlu ey-

lemlerine iradesi dışında katılması yüzünden, zamanaşımından fay-

dalanmaması, öteki kişilere karşı zamanaşımı süresi içinde açılan da-

vanın, bunun içinde zamanaşımını keseceğinin kabulü, hak ve adalet