Background Image
Previous Page  581 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 581 / 617 Next Page
Page Background

Hukuka Rağmen Kanun, Hâkimin Direnme Hakkı ya da Radbruch Formülünü Hatırlamak

580

ve Ortaçağın derebeyliklerinde hukuk, toplumun yöneticilerine ait bir

ayrıcalıktı. Modern devletin, hukuku uygulayan ve üreten güç odakla-

rı ile bağlantısını kopartarak kendi bürokratları ve kurumsal yapısı ile

kanunlarını oluşturmaya, anayasa hareketleri ile devletin gücünü ve

yetkisini sınırlamaya başlaması, hukuku sınıfsal araç olmaktan çıkar-

dı. Modern öncesi dönemde hukukun adalet gibi bir amacı, bireyleri

ahlaklı ve erdemli bir yaşam sürmeye yöneltme gibi bir ideali vardı.

Hukukun bu amaç ve idealinin, din, gelenek, üretim-yönetim ilişkisi

ve ahlâkla bağlantılı olduğu açıktır. Modern dönemde dine bakışın de-

ğişmesi, üretim ilişkisinin yeniden tanımlanarak emeğin meta haline

getirilip pazarlanabilir kılınması, yönetimin ise yerel egemen güçlerin

etkisinden sıyrılmış merkezi niteliğe kavuşması, hukuka bakışı da de-

ğiştirdi. Yeni toplum düzeni, makineleşmeye bağlı olarak mekanik bir

düzlemde ele alındı. Adalet ve idealler gibi ahlaki kaygılar bir kenara

bırakıldı. Siyasetteki paradigma değişimi, hukuka, ahlaki önermelerle

olan bağını koparma olarak yansıdı.

22

Modern devlet, devlet hukukunun mutlaklığını ileri sürerek, dev-

letin dışında devlet-dışı hukuk kaynağı olamayacağını ileri sürdü.

Hukuk kuralı üretme potansiyeline sahip bütün kaynaklar, modern

devlet tarafından rakip olarak görülüp ya ortadan kaldırıldı ya da sıkı

şekilde kontrol altına alındı. Modern devlete gelene kadar tarihte hiç-

bir kurum ya da kişi, hukuk ve normatif düzen üzerinde tekele sahip

olduğunu iddia etmemişti. Ehrlich ve kısmen Gurvitch’i takip edersek,

devletin ilkin askeri bir örgütlenme olarak ortaya çıktığı, hukuk düze-

ni ile ilişkisinin başlangıçta zayıf kaldığı, mahkemelerin de devletin

değil toplumun organları olduğu görülür. Devletin, yargılama meka-

nizmalarına egemenliği ile başlayan hukuki işleyişe müdahilliği, geç

dönemlere tekabül etmektedir. Kanun yapma yoluyla hukuk üretme-

si ise yakın zamanda ortaya çıkmıştır. Üstelik ilk yasama çalışmaları,

var olan ve toplumda uygulanan kuralların derlenmesi, kodifiye edil-

mesinden ibarettir. Yeni kurallar koyma, kural koyma tekeline sahip

olma modern zamanlara mahsus bir keyfiyettir. Hukuk sosyolojisi

ve hukuk antropolojisi çalışmaları, devlet hukuku dışında, devlet-dı-

şı bir hukukun var olduğunu, bireylerin ve toplumların bu kuralları

22

Berke Özenç, Hukuk Devleti, Kökenleri ve Kürselleşme Çağındaki İşlevi, İstanbul

2014, s. 137, 139, 149, 150