Background Image
Previous Page  582 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 582 / 617 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (120) 

Cengiz OTACI

581

bağlayıcı kabul ederek uyduklarını/uyguladıklarını göstermektedir.

Ehrlich’in “yaşayan hukuk” adını verdiği, toplumun içinde oluşmuş,

kaynağı devlet olmayan, hayata egemen devlet-dışı hukuk kuralları

da vardır. Buna göre kuralların “hukuk” olarak vasıflandırılması için,

devlet tarafından yaratılma ve devlet yaptırımlarıyla donatılma kri-

terleri zorunlu değildir. Kuralları oluşturma devlete de tanınmış bir

haktır. Devletin bu hakkı tekelci bir anlayışla sadece kendisine ait gör-

mesi ve kendisi dışında hukuk üreten kaynakları kontrol altına alarak

ortadan kaldırması ya da kendisi dışında üretilmiş kurallara hukuk

olma vasfı tanımaması, tarihsel süreç nazara alındığında aslında yetki

gaspından başka bir şey değildir.

23

Hukuki pozitivizm, modern devletin oluşum sürecinde ortaya çı-

kan, devleti ve yaptıklarını/ettiklerini kutsallaştıran bir hukuk anla-

yışıdır. Devlet mekanizmalarının usulüne göre yürürlüğe koydukları

bir kanunun geçerliliği, ahlaki içselliğinde aranamaz. Kanun, kanun

olduğu için bağlayıcı ve geçerlidir. Hukuk, kanundan bağımız ve on-

dan farklı bir şey değildir. Hukuk ile ahlak arasında zorunlu bağlılık

yoktur. Hukuku temsil eden kanun olandır, ahlaki kaygılar ise olması

gereken. Olan ile olması gerekeni birbirinden ayırmak gerekir.

Hukuki pozitivizmin, olan dururken olmayanı aramayı, gerçek

varken ideale yönelme şeklinde hukuk-ahlâk ilişkisini basite indir-

geyerek hukuka bakış derinliğini ortadan kaldırmıştır. Başkası ta-

rafından verilmiş, yapılmış, tanımlanmış bir olanla yetinme, daha

iyiyi, doğruyu, güzeli, adil olanı aramaya adanmış insanın tabiatına

aykırıdır. Üstelik bu kabul, kanun yapanın, en doğruyu, en yararlıyı,

en ihtiyaç duyulanı ortaya koyacağını, toplumun ve bireyin hakları-

nı maksimize edeceğini varsayar. Hâlbuki hukuk, bireysel hakların

dengelenmesi, toplumsal ihtiyaçların karşılanması için doğru yerine

hakikati, yararlı yerine faydalıyı, ihtiyaç yerine kullanışlı olanı tercih

edebilir. Verilmiş olanın kutsanması, kilise dogmatiğinin şekil değiş-

tirmiş halinden başka bir şey değildir. Bireyler, kendi kurdukları de-

mokratik bir düzende, düzenin eseri olan kanunun esiri olamaz.

Hukuku kanunla eşdeğer görmek, devleti de hukukun biricik kay-

nağı saymak şeklinde basitleştireceğimiz hukuki pozitivizm, hukuk

23

Saim Üye, Teoride ve Pratikte Hukuki Çoğulluk, Ankara 2013, s. 1-37