

TBB Dergisi 2015 (121)
Ezgi EDİBOĞLU
265
uluslararası antlaşmalar kanun niteliğinde olmanın yanında, olası bir
kanunlar ihtilafında esas alınacak çok önemli metinlerdir. Bu metinle-
rin uygulamada etkin olarak yer alması, avukatlarca hukuki dayanak
olarak kullanılmaları ve mahkemelerin gerekçeli kararlarında yer al-
malarıyla mümkün olacaktır.
Son yüz yılda gelişen ve özellikle son 50 yılda farkındalığı belirgin
bir şekilde artan çevre hukuku alanında milletlerarası sözleşme sayı-
sı, 1972 Stockholm Deklarasyonu ve sonrasında hızla çoğaldı. Türkiye,
bu süreçte yapılan sözleşmelerin önemli bir kısmıyla bağıtlansa da bu
sözleşmelerin yargılamalarda henüz yeterli ve etkili rol alamadıkları-
nı belirtmek gerekir. Uluslararası alanda bölgesel, kıtasal ve evrensel
etkiye sahip olan birçok antlaşma vardır. Türkiye, konumu ve ekosis-
temlerin etkileşimi gereği genellikle Avrupa kara ve Akdeniz, Kara-
deniz deniz ekosistemleri ile ilgili olan ve bunların dışında evrensel
nitelikli antlaşmalara taraftır. Bu alanda Avrupa Komisyonunun yü-
rüttüğü kıtasal ve ayrıca Birleşmiş Milletler bünyesi dahilinde yapı-
lan evrensel (genellikle Birleşmiş Milletler Çevre Programı etkindir)
etkiye sahip antlaşmalar sayıca fazladır. Çevre hukuku ile ilgili yasal
düzenlemelerde, yasa koyucu işbu milletlerarası antlaşma standartla-
rını dikkate almalı ve yapılacak düzenlemeler bu standartların altına
inmemelidir.
Ekosistemin korunması için tanınan bu haklara karşı hukuka ay-
kırı hareketlerin caydırıcılığı maksadıyla mevzuatımızda bazı düzen-
lemeler yapılmıştır. Zira sadece hakkın tanınması, o hakkın öznesini
korumak için yeterli olmamaktadır. Örneğin, şartları varsa orman
yakma suçuna müebbet hapis cezası öngörülmüştür ve Anayasa mad-
de 169 gereği münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkar-
tılamaz hükmü vardır. Fakat yine tekrar etmek gerekir ki sadece bu
gibi cezaları düzenlemek yetersizdir. Bu yaptırım yollarını harekete
geçirecek prosedür öngörülmeli, denetim mekanizmaları düzenlen-
melidir. Fakat asıl olan ekosistemi eski haline döndürebilmeye yönelik
hukuki çalışmalar olmalıdır. Verilen bir müebbet hapis cezası yakılan
ormanı geri getirmeyeceği gibi ceza ile caydırıcılık yeterli olsaydı, şid-
det olaylarının çok daha az rastlanır olması beklenirdi. Cezalandırma,