

TBB Dergisi 2015 (121)
Tevfik Sönmez KÜÇÜK
77
zorunluluğunun kaldırılmasının, parti içi demokrasi ilkesini olumsuz
yönde etkileyeceği öne sürülebilir. Şöyle ki; Türkiye’de partiler, coğ-
rafi olarak en alt düzeyde belde örgütlenmeleri nezdinde teşkilatla-
nabilirler. SPK’nın değiştirilerek, partilerin belde örgütü kurma zo-
runluluğunun kaldırılmasının ise parti üyelerinin, parti içi kararların
oluşumuna katılımını engelleyeceği savunulabilir. Burada aslında iki
hak ve özgürlüğün çatışması söz konusudur. Gerçekten de, bir tarafta,
partilerin kendi iç düzen ve işleyişlerini istedikleri gibi oluşturabilme-
si anlamına gelen kurumsal parti özgürlüğü yer almaktayken, diğer
tarafta ise üyelerin, parti içi irade oluşumuna katılımını sağlayan siya-
sal katılım özgürlükleri bulunmaktadır. Yasa koyucunun bu çatışmayı
hak ve özgürlükler arasında bir denge kurarak değil, kurumsal parti
özgürlüğü lehine çözdüğü düşünülebilir.
17
Ancak bu noktada, Türkiye’de partilerin belde örgütlenmesi-
ne ilişkin olarak bir hususun daha altının önemle çizilmesi gerekir.
SPK’nın 7. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi gereğince, parti teşkilatı,
partilerin merkez organları ile il, ilçe ve belde teşkilatlarından, Türki-
ye Büyük Millet Meclisi Grubu ile il genel meclisi ve belediye meclisi
gruplarından ibarettir. Her ne kadar, SPK’nın 7. maddesinin ilk fıkra-
sının 2. cümlesine göre partilerin kadın veya gençlik kolu ile benzeri
yan kuruluşların yanı sıra yabancı ülkelerde yurt dışı temsilcilikleri
açabilmesi mümkünse de 7. maddenin 1. fıkrası, dar anlamda parti
örgütünün hangi zorunlu bölümlere ayrılması gerektiğini belirlemiş-
tir. Bu kapsamda, Türkiye’de partilerin örgütlenme modellerine ilişkin
olarak SPK’ya yöneltilebilecek en temel eleştirilerden birini, SPK’nın 7.
maddesinin partilere esas olarak tek tip bir örgütlenme şeklini dayat-
masının oluşturduğu savunulmuştur.
18
Fakat partilerin tek tip olarak
17
Hak ve özgürlükler arasındaki çatışmanın bunlar arasında hiyerarşik bir düzen
kurularak değil, makul bir denge kurularak çözülmesi gerektiği görüşü ile ilgili
olarak bkz. Fazıl Sağlam, Temel Hakların Sınırlandırılması ve Özü, AÜSBF Yay.,
Ankara, 1982, s. 40.
18
Bu yönde bkz. Cem Eroğul, Devlet Yönetimine Katılma Hakkı, İmge Kitabevi, 2.
Baskı, Ankara, 1999, s. 223; Ömer Faruk Gençkaya, “Siyasi Partiler Kanununda
Değişiklik Önerileri”, Siyasi Partiler ve Seçim Kanununda Değişiklik Önerileri,
TESAV Yay., No: 28, Ankara, Nisan 2005, s. 24; Murat Yanık, Parti İçi Demokrasi,
Adalet Yay., Ankara, 2013, s. 159; Mehmet Kabasakal, “Türkiye’de Siyasal Par-
ti Örgütlenmesindeki Kısıtlamalar”, Siyasi Partiler ve Demokrasi Sempozyumu,