

TBB Dergisi 2016 (122)
Semih Batur KAYA
33
Başka bir kararında Mahkeme laiklik ilkesini demokrasiye geçiş doğ-
rultusunda bir araç ve Türkiye için ise bir yaşam felsefesi olarak gör-
müştür.
61
Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi kendi benimsediği laiklik
ilkesini hukukun ötesinde yorumlamış, Türkiye’nin tarihsel ve sos-
yolojik kültürüne değinerek kabul ettiği laiklik anlayışını Batı’daki
laiklik anlayışından ayırmıştır. Mahkemeye göre her ülkenin kendi
bulunduğu koşullarda, benimsenen dinin karakteristik özelliklerin-
den kaynaklı farklı laiklik yorumlarının uygulanması söz konusudur.
Dolayısıyla esas alınması gereken laiklik anlayışı klasik din ve devlet
ayrımının ötesinde anlamlar taşır; zira İslam ile Hıristiyanlık dinleri-
nin özellikleri birbirinden farklıdır. Zaten Batı ülkelerinde de tek tip
bir laiklik anlayışı ve uygulamasından söz edilemez.
62
Mahkeme’nin laiklik bağlamındaki aktivist tavrı ve buna bağlı
olarak geliştirdiği refleksleri başörtüsü konusunda da söz konusu ol-
muştur. Nitekim Mahkeme 1989 yılında öğrencilerin yükseköğretim
kurumlarında başörtüsü takabilmelerine olanak sağlayan yasa kura-
lını iptal etmiştir. İptale ilişkin kararda farklı bir mantıksal kurgu ile
61
Bu durumun değerlendirmesi için bkz. Arslan, Anayasa Mahkemesi’nin Siyasal
Partiler, s.9. Ayrıca karar için bkz. E. 1989/1, K. 1989/12, K.T. 7/3/1989.
62
Nitekim Mahkeme laiklik ilkesine dair şu ifadeleri kullanmıştır: “Türkiye’de
lâiklik ilkesinin uygulanması, kimi batılı ülkelerdeki lâiklik uygulamalarından
farklıdır. Lâiklik ilkesinin, her ülkenin içinde bulunduğu koşullarla her dinin özel-
liklerinden esinlenmesi, bu koşullarla özellikler arasındaki uyum ya da uyumsuz-
lukların lâiklik anlayışına da yansıyarak değişik nitelikleri ve uygulamaları ortaya
çıkarması doğaldır. Klâsik anlamda, dinle devlet işlerinin birbirinden ayrılması
biçimindeki tanımına karşın, islam ve hristiyan dinlerinin özelliklerindeki ayrılık-
lar gereği, ülkemizde ve batı ülkelerinde oluşan durumlar ve ortaya çıkan sonuç-
lar da ayrı olmuştur. Dinî ve din anlayışı tümüyle farklı ülkelerde lâiklik uygula-
masının, aynı anlam ve düzeyde benimsenmesi beklenemez. Bu durum, koşullar
ve kurallar arasındaki ayrılığın olağan sonucudur. Kaldı ki, aynı dinî benimseyen
batılı ülkelerde de lâiklik anlayışı ayrılıklar göstermiştir. Lâiklik kavramı, deği-
şik ülkelerde ayrı ayrı yorumlandığı gibi, farklı dönemlerde, kimi kesimlerce de
kendi anlayışları ve siyasal tercihleri gereği değişik biçimde yorumlanabilmiştir.
Yalnızca felsefi bir kavram olmayıp yasalarla yaşama geçirilerek hukuksal bir
kurum niteliğini kazanan lâiklik, uygulandığı ülkenin, dinsel, sosyal ve siyasal
koşullarından etkilenmektedir. Tarihsel gelişiminin farklılığı nedeniyle Türkiye
için özellik taşıyan lâiklik, Anayasa ile benimsenen ve korunan bir ilkedir.” Karar
için bkz. E. 1997/1, K. 1998/1, K.T. 16/1/1998. Benzer açılardan laiklik ilkesine ait
yorumlar için bkz. Huzur Partisi’nin kapatılması davası E. 1983/2, K: 1983/2, K.T:
25/10/1983.