

Seçim Döneminde Cumhurbaşkanının Konuşmalarının Yüksek Seçim Kurulu Tarafından ...
58
nı görevden alınmakta ve federal başbakan tarafından Federal Meclis
referandum kararı için toplantıya çağrılmaktadır. Referandumda, so-
nuç cumhurbaşkanının lehine çıkması durumunda ise birinci meclis
seçimleri yenilenmektedir.
1982 Anayasası’nın 2007 sonrası cumhurbaşkanının seçimi, görev
ve yetkilerine ilişkin düzenlemeler ele alındığında, cumhurbaşkanı-
nın, yürütmenin sorumlu kanadı tarafından imzalanan kararları dı-
şında tek başına aldığı karar, verdiği emir ve yaptığı işlemlerin sadece
devleti temsil yetkisinin kullanımından ibaret sayılamayacağı; bunla-
rın ulusal siyaset üzerinde önemli etkileri olduğunu söylemek müm-
kündür. Yargı denetimine kapalı olan bu alandaki tercihlerin siyasi
olarak değerlendirilmesini ikinci dönem aday olması halinde elbette
halk yapacaktır. Ancak, görev süresi içinde, cumhurbaşkanının göre-
viyle ilgili tek başına yaptığı işlemlerden sorumluluğu hala sadece va-
tana ihanetle sınırlıdır.
Yasama organı tarafından vatana ihanetle suçlandırıldıktan son-
ra görevde kalıp kalmadığını konusuna şu yönde bir çözüm önerisi
sunulabilir: yasama organının suçlandırmasının kabulü, Anayasa’nın
106.maddesinde yer alan geçici boşalma hali sayılabilir. Hakkında
yüce divana sevk kararı çıkmış bir cumhurbaşkanının hukuki her-
hangi bir faaliyette bulunması elbette beklenemez. Ancak onun suç-
landırılmayla görevden düşeceğinin kabulü, hukukun temel ilkele-
rinden olan masumiyet karinesine önemli bir aykırılık olacaktır. Yüce
Divanın cumhurbaşkanını suçlu bulması halinde ise hukuki bir so-
run bulunmamaktadır. Zira bu durum kalıcı boşalma halidir ve 102.
madde gereği 60 gün içinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması
gerekir. Konunun belki de en çetferil tarafı, halk tarafından seçilen
cumhurbaşkanının, yasama organı tarafından suçlandırılmasının ar-
dından, Yüce Divan yargılamasının beraatle sonuçlanmasıdır. Bu aşa-
mada, Avusturya Anayasası’nda yer alan düzenleme, güçlü ve etki-
li bir cumhurbaşkanı tercihi yapan 1982 Anayasası için iyi bir örnek
olabilir. Böyle bir değişiklik yapılmadığı sürece, yasama ve yürütme
arasında hatta yürütmenin kendi içinde bakanlar kurulu ile cumhur-
başkanı arasında önemli siyasi krizlerin yaşanabileceğini öngörmek
hiç de zor olmayacaktır.
Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi’nin Oğuz Oyan (B. No:
2015/8818) kararında ve buna sebep teşkil eden YSK kararında deği-