Previous Page  152 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 152 / 497 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (123)

Güray ERDÖNMEZ

151

ğurduğu etkiyi adi ve resmi senetler bakımından ayrı ayrı düzenleme-

sidir. 1086 sayılı HUMK zamanında bu konuda bir ayırım bulunmuyor

ve HUMK.m.317 hükmü gerek adi senetler gerekse resmi senetler hak-

kında uygulanıyordu.

9

Gerçekten, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda

sahteliği iddia edilen senedin usûl işlemlerine esas alınıp alınmaya-

cağı adi ve resmi senetler bakımından farklı şekilde düzenlenmiş; bu

çerçevede, adi senetlerin sahte oldukları iddia edilir edilmez hiçbir

işleme esas alınamayacakları kabul edilirken (HMK.m.209/1), resmi

senetlerin sahte oldukları mahkeme kararıyla sabit olana kadar işlem-

lere esas alınmaya devam edilecekleri öngörülmüştür (HMK.m.209/2).

Kanaatimizce de, resmi senedin adi senede göre daha fazla güven tel-

kin ettiği ve resmi senetlerdeki sahtelik iddiasının kamu düzenini il-

gilendirdiği göz önüne alındığında,

10

resmi senetlerin sahte oldukları

sabit oluncaya kadar işlemlere esas alınmaları doğru bir tercih olmuş-

tur. Adi senetlerin her zaman geriye dönük olarak düzenlenebilecekle-

ri gerçeği karşısında,

11

sahte olduğu iddia edilen bir adi senedin gerek

derdest davada gerekse icra takibinde herhangi bir işleme esas alına-

mamasının isabetli olduğu kanaatindeyiz.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’yla getirilen değişikliklerden bir

diğeri ise, sahtelik iddiasının derdest davalara ve icra takiplerine

hangi andan itibaren etki edeceği meselesiyle ilgilidir. Yukarıda izah

edildiği gibi, 1086 sayılı HUMK zamanında sahtelik iddiasında bulu-

nulduğunda hâkimin öncelikle HUMK.m.308 vd.’da öngörülen usûle

göre senedin sahte olup olmadığını incelemesi ve bir kanaate ulaşa-

madığı takdirde bilirkişi incelemesi yapılmasına ve tanık dinlenme-

sine karar vermesi gerekmekte idi. Bir diğer deyimle, davaya bakan

hâkime sahtelik iddiası hakkında takdir yetkisi tanınmakta; hâkim

sahtelik iddiasını ciddi bulmadığı takdirde bu iddianın derdest dava-

ya ve icra takiplerine herhangi bir etkisi olmamakta idi. Buna karşılık,

9

Kuru, Usul,

C.II

, s. 2167; Hakan Pekcanıtez/Oğuz Atalay/Muhammet Özekes,

Medeni Usul Hukuku, 14. Baskı, Ankara 2013, s. 732, 733; Uyar, İcra Takibinin

Teminatsız Durdurulması, s. 499; Seyithan Deliduman, Medeni Usul ve İcra İflas

Hukukunda Noter Senetleri, Ankara 2001, s. 140- 141. Konuyla ilgili bir Yargıtay

kararı için bkz. Yargıtay 12. HD 27.09.2011 E.1622/K.16904 (Uyar, İcra Takibinin

Teminatsız Durdurulması, s. 498- 499).

10

Özbek, s. 191- 192.

11

Bu konuda ayrıntılı bilgi için bk. Adnan Deynekli, Medeni Usul Hukukunda

Senetlerin Üçüncü Kişilere Karşı İspat Şekli, Ankara 2006, s. 65 vd.