Previous Page  450 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 450 / 497 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (123)

Ayşen SİNA

449

korunmasını sağlar. Söz konusu bu yasayla her vatandaşa meclis top-

lantılarında anayasayı ortadan kaldırmak isteyen ve yasalara aykırı

teklifte bulanan vatandaşa karşı suç duyurusunda bulunma hakkı ta-

nınıyordu. Böylece yasaların koruyuculuğu yetkisi kurumların elin-

den alınarak vatandaşa bırakıldı. MÖ V. yüzyılda ise Perikles zama-

nında

demos

yargıçları ya da Kırklar yeniden kuruldu ve yargıçlara

ücret ödenmeye başlandı. Atina’da yargı ve yürütmenin iç içeliği hem

meclislere hem de

arkhon

lara yargı yetkisi tanımıştır. Yürütme ve ya-

sama görevlerinin yanı sıra Halk Meclisi (

Ekklesia

) ve Danışma Meclisi

(

Bule

) suçluları bir mahkemeye yollamak ya da bizzat cezalandırmak,

karaları temyiz etmek yetkisine de sahipti. Aynı zamanda doğrudan

demokrasinin temel taşlarını oluşturan Hakemler (

Diaitetai

) de günü-

müz mahkemelerinden önemli bir farkla, yürütme ve yasama yetki-

sinde söz sahibiydiler. On Birler, Kırklar, Dava Başlatanlar adlarıyla

anılan ve mahkemelere kura ile dağılımı yapılan yargıçlar ya da mah-

keme üyeleri hem yargıç, hem savcı hem de hakem görevini yerine

getirmekteydiler.

Eski Yunan kent devletlerinden günümüze en çok bilgi ulaşan Ati-

na yargı sistemi, son derece sınırlı fiziki koşullar ve az sayıda vatan-

daşa sahip olan kent devleti yapısı içinde, başka birçok konuda olduğu

gibi, yargı alanında da gelişmelerine engel oluşturmuştur. Ayrıca po-

zitif hukuk alanında tam anlamıyla bir gelişme olmaması, az sayıdaki

mevcut yasaların ise bu yönde şekil değiştirmesini mümkün kılacak

yeni yasalar oluşturamamıştı. Bu sorun kabile geleneği ile aristokratik

ayrıcalık arasındaki uzlaşmazlıkları çözümleyen demokrasi yönetimi

çatışı altında giderilmeye çalışılmıştır. Atina’da filizlenen demokrasi

yönetim biçimi, aristokrasi yönetiminin vermediği eşitliği vererek sı-

radan insanları yargı alanında söz sahibi yapmıştır. Yargı organları-

nın ve yargı yetkisinin, alanda uzmanlığı olmayan sıradan insanların

ellerine bırakılması, yani bu kişilerin mesleki bilgi ve deneyimlerden

yoksun olmaları, üstelik deneyimle kazanılması olası hukuk bilgile-

rini kullanmak için önem taşıyan görevde sürekliliğin bulunmaması

hukuk alanında gelişmelerine engel oluşturmuştur. Mevcut yargı or-

ganları ve mahkemelerde de yasalarca belirlenmiş kuralların pekiş-

mesini engelleyen muhakeme usulleri ile örfi geleneklere bağlılıkları

pozitif hukuk alanındaki gelişmeleri zorlaştırmış ve geciktirmiştir.