

TBB Dergisi 2016 (124)
Hakan ALBAYRAK / Serkan AĞAR
457
bir haciz tutanağı ile de iptal davası açabilir (m. 277/1). Alacaklı kesin
aciz belgesinin yanı sıra geçici aciz belgesi ile de iptal davası açabilir
(m. 277/1).
90
Ancak kamu icra hukukunda, genel icra hukukunda yer
alan borçlunun malvarlığının, borcu kısmen veya tamamen karşıla-
madığını gösteren geçici veya kesin aciz belgesi yer almaz. 6183 sayılı
Kanun’da yalnızca aciz fişini düzenleyen 75. madde vardır. Bu mad-
denin yorumuyla, geçici aciz vesikasına benzer bir sonuç çıkarılabilir.
Bu nedenle süresinde mal beyanında bulunulmaması, haczedilebilir
malının bulunmadığının belirtilmesi kesin acze örnek olarak gösteri-
lebilirken beyan edilen ve/ya da re’sen belirlenen malların takdir edi-
len kıymetlerine göre borca yetmeyeceğinin anlaşılması durumu ise
geçici acze örnek olarak verilebilir. Her ne kadar kanunda aciz belgesi
şartı aranmasa bile bu maddenin yorumu yolu ile en azından alacaklı
amme idaresinin alacağını alamadığına veya alamayacağına dair bir
haciz vesikasının aranması tasarrufun iptali davasının getiriliş ama-
cına uygun olur. Nitekim öğretide, borçlunun aciz halinde olduğunu
belirleyen haciz tutanağının, aciz fişinin tüm sonuçlarını doğurduğu,
borçlunun haczedilen taşınır mallarının borcunun tamamını karşı-
lamadığını gösteren haciz tutanağının, geçici aciz belgesi niteliğinde
olduğu ve alacaklıya tasarrufun iptali davası açabilme imkânı sağladı-
ğı savunulmuştur.
91
Bu durumda, haciz sırasında, borçlunun borcuna
yetmeyecek miktarda malı tespit edilmiş ise, düzenlenen haciz tutana-
ğının geçici aciz belgesi olarak kabul edilmesi gerekir. Zira tasarrufun
iptali davasının ön şartı, davanın açıldığı tarihte aciz belgesinin ya da
aciz fişinin varlığı değil, borçlunun gerçekten aciz halinde olmasıdır.
Her iki belge de sadece bu maddî olguyu ispatlamak için kullanılır.
92
Ayrıca 6183 sayılı Kanun’da borçluya bir yükümlülük yüklenmiş
ve bu yükümlülüğe hukuki bir sonuç bağlanmıştır. Bu durum İİK’nın
getirdiği sistemin tam tersidir. İİK’da, alacaklı, borçlunun hacze kabil
malvarlığı olmadığına ilişkin aktif bir tutum izleyerek bu durumu aciz
belgesine bağlatmak için uğraşacaktır. Oysa 6183 sayılı Kanun’da borç-
luya yüklenen mal beyanında bulunma yükümlülüğü aynı zamanda
90
Bu belgeye“geçici”aciz belgesi denilmesinin sebebi malların satış sırasında bekle-
nen kıymetlerinin üstünde değer bularak alacağı karşılayabilme ihtimalinin mev-
cut olmasıdır. (Akil, s. 165).
91
Karakoç, Kamu İcra Hukukunda Tasarrufun İptali Davası, s. 387.
92
Karakoç, Kamu İcra Hukukunda Tasarrufun İptali Davası,s. 387.