Previous Page  462 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 462 / 561 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (124)

Hakan ALBAYRAK / Serkan AĞAR

461

ca ileri sürülmesi gerekir. Bu açıdan bakıldığında, gerçek bir alacağın

ileri sürülmesi durumu taraf sıfatına yönelik bir itiraz mahiyetinde

olup, davalı üçüncü kişi tarafından ileri sürülmedikçe hâkim tarafın-

dan resen dikkate alınamaz. Bu itirazın ileri sürülmesi durumunda

ise mahkemenin öncelikle bu ön sorun hakkında karar vermesi gere-

kir. Dolayısıyla tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklının ala-

cağının gerçek bir alacağının olup olmadığı meselesi esasa ilişkin bir

mesele olup usule ilişkin dava şartı olarak kabulü doğru değildir. Bu

durumda mahkemece yapılacak iş, taraf sıfatı yokluğundan davanın

esastan reddi olmalıdır. Ancak Yargıtay ve öğretinin bir kısmı bu me-

seleyi dava şartı olarak kabul etmekte ve o şekilde incelemektedir

105

.

Tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için amme alacağının ke-

sinleşmiş ve vadesinde ödenmemiş olması gerekir.

106

Tasarrufun iptali

davasında amme alacağının kesinleşmesi, davanın dinlenebilme koşu-

ludur.

107

Henüz kesinleşmemiş bir amme alacağı için tasarrufun iptali

davası açılamaz. Tasarrufun iptali davalarında amme alacağının kesin-

leşmiş olmasının dava şartı olarak kabul edilmesi zorunludur.

108

Amme

alacağının kesinleşmiş olup olmadığı mahkeme tarafından resen araş-

tırılır.

109

Amme alacağı tahakkuk etmeden ve vadesi gelmeden tahsil

edilmesi mümkün olmadığından, ihtiyaten tahakkuk ettirilerek ihtiyatî

haciz uygulanan amme alacağı için tasarrufun iptali davası açılamaz.

110

Amme alacaklarının niteliklerine göre doğum şekli farklı olması-

na rağmen kesinleşme yöntemi aynıdır. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK)

105

Yarg. (17). HD. T. 27.9.2011, 6626/8230, naklen; Günören, s. 387. Günören, s. 374;

Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 1997, s. 3506.

106

“Tüzel kişilerden tahsil edilemeyen amme alacaklarının kanuni temsilcileri hak-

kında ödeme emri tebliğ edilip borç kesinleştikten sonra tasarrufun iptali davası

açılarak borç tahsil edilmelidir.”, Yargıtay (15). Hukuk Dairesi’nin 26.04.2007 tarih

ve 2006/5416 Esas, 2007/2766 Karar sayılı kararı.

107

Yarg. (15). HD, 30.09.1997, 1997/4069-4067.

108

Yarg. (15). HD, 24.12.2003, 2003/5014-6213.

109

“İvazsız tasarruflar ve bağışlama sayılan tasarruflar ile ilgili olarak açılan iptal

davasının devamı sırasında borçlu tarafından vergi mahkemesinde dava açması

halinde, vergi mahkemesinde devam eden davanın sonucunun beklenmesi ve olu-

şacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Dava süresince vergi tahsilatı

durdurulduğuna göre; iptal davasının açıldığı tarihte vergi alacağının kesinleşme-

diğinden bahisle dava reddedilmemeli ve sonucu beklenilmelidir.”, Yargıtay (15).

Hukuk Dairesi’nin 29.06.1995 tarih ve 1994/6377 Esas, 1995/76 Karar sayılı kararı.

110

Candan, s. 147; Özbalcı, Y.: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun

Yorum ve Açıklamaları. Ankara 2005, s. 24.