

Tasarrufun İptali Davalarının Kamu İcra Hukuku ve Genel İcra Hukuku Çerçevesinde Özel...
468
alacaklarının tahsili amacıyla icra takibine girişilmiş olması gerekir.
135
Amme alacaklarının cebren tahsili 6183 sayılı Kanun’un 54 ve deva-
mı maddelerinde düzenlenmiştir.
136
Buna göre idare ya borçlu teminat
göstermiş ise, teminatı paraya çevirerek ya da kefil göstermiş ise kefili
takip ederek alacağını tahsil etme yoluna başvurur:
137
Bunun yanında,
idare haciz veya iflas yolu ile takip yollarından birisini de tercih ede-
bilir. Kanun’un 54. maddesinde teminatın paraya çevrilmesi yoluyla
takip önce yazılmış sonra haciz ve iflas yolları ile takip usulleri belir-
tilmiş ise de idarenin bu sıraya uyma zorunluğunun olmadığı kabul
edilir.
138
Ancak idarenin amme alacağını en kısa yoldan tahsil etmek
istemesi en doğru yol olacağından amme alacağı için teminatın göste-
rilmiş olması durumunda önce bu teminatın paraya çevrilmesi gere-
kir.
139
Teminatın olmaması durumunda ancak haciz yolu takip tercih
135
Toktaş, s. 64.
136
6183 sayılı Kanun’un “Cebren Tahsil ve Şekilleri” başlıklı 54. maddesi şu şekilde-
dir; “Ödeme müddeti içinde ödenmeyen âmme alacağı tahsil dairesince cebren
tahsil olunur. Cebren tahsil aşağıdaki şekillerden herhangi birinin tatbiki suretiyle
yapılır:
1. Amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevril-
mesi yahut kefilin takibi,
2. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya
çevrilmesi,
3. Gerekli şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflâsının istenmesi.”.
137
6183 sayılı Kanun’un 9. maddesi şu şekildedir; “213 sayılı VUK’un 344 üncü mad-
desi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu mad-
desinde sayılan” hallere temas eden bir âmme alacağının salınması için gerekli
muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca
yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat
istenir. Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan âmme borçlusunun durumu, âmme
alacağının tahsilinin tehlikede olduğunu gösteriyorsa, tahsil dairesi kendisinden
teminat isteyebilir.”
138
Arslaner, s. 111.
139
Kanaatimize göre bir alacak, bu şekilde bir teminata bağlanmış ise alacaklı kamu
idaresinin öncelikle bu teminatın paraya çevrilmesi yoluna başvurması gerekir.
Nasıl ki İİK’ya göre, rehinle temin edilmiş bir alacak için öncelikle rehnin paraya
çevrilmesi yolu ile takip yoluna başvurulması zorunludur aynı şekilde 6183 sayı-
lı Kanun açısından da teminat durumunda önce teminatın paraya çevrilmesinin
gerekli olması gerekir. Rehinle takip zorunluluğu aynı zamanda bir hukuk genel
kurulu kararında belirtildiği üzere borçluyu korumak içinde konulmuştur.(“…İcra
ve İflas Yasası’nın 45 inci maddesi asıl borçlular için sevkedilmiş olup, alacağı re-
hinle temin edilen bir kimsenin rehni veren hakkında doğrudan doğruya umumi
haciz yoluyla takibe geçmesini önler…” (Yarg. HGK, 14.10.1972, 215/841, RKD,
1973/1, s.11-12). 6183 sayılı kanunda da İİK’ya benzer şekilde zorunlu olduğuna
dair bir hüküm yoktur. Ancak ölçülülük ilkesi gereğince bu zorunluluk savunula-
bilir. Ölçülülük ilkesi, temel hak sınırlamalarında kullanılan aracın, amacı gerçek-
leştirmeye elverişli ve aynı zamanda gerekli olmasını, araçla amaç arasında aşırı bir