Previous Page  474 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 474 / 561 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (124)

Hakan ALBAYRAK / Serkan AĞAR

473

eden tahsil işlemleri nedeniyle tasarrufun iptali davası açılmış olma-

sı halinde, ortada ödenmiş veya zamanaşımına uğramış bir amme

alacağına yönelik olarak iptal davası açılması durumu ortaya çıkar.

Böyle bir durumda diğer davalı üçüncü kişi kendini bu yönden savu-

namaz. Davalı üçüncü kişinin amme idaresi ile amme borçlusu ara-

sında gerçek bir amme borcunun olup olmadığını, görev nedeniyle

tasarrufun iptali davasına bakan mahkemede ileri sürmesi mümkün

değildir. Üçüncü kişiyi ve borçluyu savunma imkânından mahrum

bırakmamak suretiyle adil yargılanma ilkesinin temini için ödeme

emrine karşı açılan davanın bekletici mesele yapılması gerekir. Bu

durumda hem idare tasarrufun iptali dava açma imkânına sahip ola-

cak, hem de borçlunun ödemiş olduğu veya zamanaşımına uğramış

olduğu bir borç nedeniyle üçüncü kişi ile yapmış olduğu tasarruflar

iptal edilmeyerek üçüncü kişi açısından hukuki güvenlik ilkesi sağla-

nacaktır. Ancak ödeme emrine karşı açılmış davanın olması halinde,

bu durumun dava şartı kabulü ile tasarrufun iptali davasının red-

dedilmesi usul ekonomisi ilkesini zedeler. Zira ödeme emrine karşı

açılan davanın reddedilmesi halinde idare yeniden tasarrufun iptali

davasını açmak zorunda kalır. Bu husus gereksiz zaman ve masrafa

yol açar. Aslında bu husus genel icra hukukunda borçlu tarafından

alacaklıya karşı açılan menfi tespit davasına benzetilebilir. Bilindiği

üzere genel icra hukukunda borçlu, borçlu olmadığına yönelik ola-

rak genel mahkemelerde menfi tespit davası açabilir. Yargıtay’a göre,

menfi tespit davası, tasarrufun iptali davalarından önce açılmış ise ta-

sarrufun iptali davasına bakan mahkeme bunu bekletici mesele yap-

malıdır

.156

6183 sayılı Kanun’daki ödeme emrine karşı borçlunun dava

açması da, genel icra hukukundaki menfi tespit davasına benzetilerek

bekletici mesele yapılmalıdır.

156

Her ne kadar davalılar “alacağın ihtilaflı olduğunu, bu konuda İstanbul 2. Tüketi-

ci Mahkemesine açtıkları 2004/2319 esas sayılı menfi tesbit ve takibin iptali davası

sonucunun beklenmesi gerektiğini” savunmuşlar ise de, borçlular hakkındaki icra

takibinin kesinleştiği ve menfi tespit davasının, tasarrufun iptali davasından son-

ra açıldığı anlaşıldığından, bekletici mesele yapılması konusundaki talep yerinde

değildir.” (Yarg. 17. HD, 30.10.2007, 4626/3300, nak: Güneren, s. 948-949. Genel

icra hukukuna ilişkin açılan menfi tespit davalarının açılmış tasarrufun iptali da-

valarında bekletici mesele yapılmaması gerektiğine ilişkin olarak ayrıntılı bilgi için

bkz.; Arslan, s. 265 vd.