Previous Page  473 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 473 / 561 Next Page
Page Background

Tasarrufun İptali Davalarının Kamu İcra Hukuku ve Genel İcra Hukuku Çerçevesinde Özel...

472

amme alacağının mevcudiyetini hukuk mahkemesinde ileri sürme

imkânının olmaması nedeniyle ödeme emrine karşı açılan davanın

bekletici mesele yapılması daha adil bir çözümdür. Nasıl ki İİK açı-

sından tasarrufun iptali davalarında da Yargıtay tarafından icra ta-

kibinin kesinleşmesi aranmakta

154

ise, aynı şekilde amme alacağının

tahsiline yönelik olarak açılan tasarrufun iptali davalarında da amme

alacağının kesinleşmiş olmasının aranması gerekir. Ayrıca ödeme

emrinin kesinleşmesini dava şartı saymak, açılan tasarrufun iptali

davasının dava şartı yokluğundan reddini gerektirir. Bu ise kanaati-

mize göre, usul ekonomisi ilkesine aykırıdır. Zira amme alacaklarının

tahsilinde ödeme emrinin kesinleşmesi, genel haciz yolundaki ödeme

emrinin kesinleşmesi usulünden farklıdır. Farklı aşamaları bulunan

vergilendirme sürecinde, amme borçlu tarafından tarh işlemine karşı

itiraz etme imkânı verilmiştir. Bu sürecin tamamlanmasından sonra

tahsil aşamasına geçilir ve ödeme emrine karşı ancak sınırlı neden-

lerle itiraz edilebilir.

155

Ödeme emri aşamasından önce tarh işlemine

karşı dava açma imkânı olması nedeniyle ödeme emrine karşı açılan

davada yürütme kendiliğinden durmaz, tahsil işlemleri kural olarak

devam eder. Eş anlatımla, genel haciz yolundan farklı olarak, amme

borçlusu borcu ödediğini mahkemede dava açmak suretiyle ispatla-

mak zorundadır. Dolayısıyla ödeme emrine karşı, borçlu tarafından

borcun ödendiğine yönelik olarak dava açılmasına rağmen, devam

yükümlü olan kişiler vergi borcundan sorumludurlar. Tabiatıyla, bu borcun öden-

mesi için haklarında çıkarılan ödeme emirlerinin kesinleşmesi de zorunludur. Bu

nedenle şirket sorumlusuna çıkartılan 52 adet ödeme emrinin kesinleşip kesinleş-

mediği araştırılmalı; kesinleşenler hakkında davanın esasına girilmeli, kesinleşme-

yen takipler bakımında yükümlü tarafından ödeme emrinin iptali için dava açılıp

açılmadığı sorulmalı, takip henüz kesinleşmemiş ise mahkemece takibin kesinleş-

tirilmesi için davacı hazineye mehil verilmeli, Vergi Mahkemesinde açılan dava-

lar varsa bu davaların sonucu beklenip keza takibin kesinleşmesi durumunda işin

esasına girilip dava sonuçlandırılmalıdır. Bu hususlar üzerinde durulmadan, taki-

bin kesinleşmediğinden bahisle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması

gerekmiştir.” Yarg. 15. HD, 15.05.2007, 1917/3274, nak: Güneren, s. 1229.

154

“Tasarrufun iptali davalarında kesinleşmiş geçerli bir takibin bulunması ve dava-

nın takibe dayanılarak açılması dava şartıdır. Somut olayda icra takibinin tetkik

merci tarafından geri bırakılması kararı icra takibinin geçerliliği kalmamıştır.”,

Yarg.

17. HD., 21.04.2008, 2007/4950-2050, nak: Güneren, s. 410.

155

6183 sayılı kanunun 58. maddesinin 1. fıkrası gereği, kamu borçlusu, kendisine

tebliğ olunan ödeme emrine karşı ancak «böyle bir borcunun olmadığı», «borcunu

kısmen ödediği» ya da “borcunun zamanaşımına uğradığı” nedenlerine dayanabi-

lir.