Previous Page  476 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 476 / 561 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (124)

Hakan ALBAYRAK / Serkan AĞAR

475

bu hususa değinilerek hiç borçlu olmadıkları zamanda yapılan tasar-

rufların iptal edilmemesi gerektiği belirtilmiştir.

160

Yargıtay da, alaca-

ğın iptal konusu tasarruftan önce doğması şartına ilişkin bir kararı-

nı da bu gerekçeye dayandırarak vermiştir.

161

Aynı şekilde 6183 sayılı

Kanun’da da bu konuda açık bir düzenleme mevcut değildir. Ancak

İİK’dan farklı olarak 6183 sayılı Kanun tasarısının TBMM’de görüşül-

mesi esnasında bu konu tartışılmış olmasına rağmen amme alacağını

doğuran olayın doğumundan önce yapılan tasarrufların, maddenin

kapsamı dışında bırakılması teklifi reddedilerek, maddenin bugün-

kü metni kabul edilmiştir.

162

Dolayısıyla 6183 sayılı Kanun tasarısının

mecliste görüşülmesi esnasında bu konunun gündeme gelerek redde-

dilmesi, 6183 sayılı Kanun açısından kanun koyucunun bilinçli bir ter-

cihte bulunduğunu gösterir.

belirtilmiş değildi. Bu nedenle dava şartlarının ne olduklarına bizatihi Yargıtay’ın

kararları yön vermekteydi. Ancak yeni HMK’nın dava şartlarını belirleme konu-

sunda tercih ettiği yöntem Yargıtay’ın alanını son derece daraltmış bulunmakta-

dır. Bunun önemi dava şartı olması halinde davanın esasına girilmeden davanın

usulden reddedilecek olmasıdır. Usulden reddedilen dava ise dava şartlarındaki

eksikliğin tamamlanması halinde yeniden açılabilecektir. Davanın esastan redde-

dilmesi halinde ise dava maddi hukuk tarafından öngörülen esas hakkın mevcut

olmadığı manasına gelecek ve söz konusu dava artık açılamayacaktır. Dolasıyla ta-

sarrufun iptali davalarında Yargıtay tarafından benimsenen bu özel şartların dava

şartı olup olmadığı verilen kararın niteliğinin belirlenmesi açısından önemlidir.

Ancak Yargıtay bu meseleyi dava şartı olarak görmektedir. Bu nedenle Yargıtay’ın

görüşüne göre davanın usulden reddedilmesi gerekir.

İkinci olarak ise, getirilen bu şartın doğru olup olmadığı meselesidir. Yargıtay tara-

fından getirilen bu şartın aynı şekilde, amme alacakları için açılan tasarrufun iptali

davalarında uygulanması, amme alacağının niteliğinden dolayı daha zordur. Bu

konu metin içerisinde açıklanmıştır.

160

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun İptal davasına ilişkin gerekçesinde şu paragraf

yer almaktadır; “Bu maddenin müzakeresi esnasında aciz vesikası verilmesinin

veya masaya kabul edilen alacaklardan en eskisinin tesis edildiği tarihten geriye

doğru altı ay evvel yapılmış olan ivazsız tasarruflarla bağışlamaların mutlak ola-

rak batıl sayılması teklif edilmiş ise de borçlu veya müflisin borçlu olmadıkları

bir zamanda yaptıkları tasarrufu muteber addetmemek doğru olmayacağı ve ala-

caklıların muamelede bulunduğu sırada borçlunun malî vaziyetini bilmeleri lâzım

geleceğinden hiç borçlu olmadığı zamandaki tasarrufun da iptalini istilzam edecek

olan bu teklif ekseriyetle kabul edilmemiştir.”

(https://www.tbmm.gov.tr/tuta-

naklar/Tutanak/TBMM/d04/c008/tbmm04008056ss0151.pdf,e.t:16.06.2015)

161

“Tasarrufun iptaline karar verilmesi için borcun, tasarruf tarihinden önce doğmuş

olması şarttır. Yasanın gerekçesinde, bir hukuki işlemde bulunulurken o tarihte

borçlunun mevcut mali durumunun gözetildiği, bu nedenle işlemden önce yapıl-

mış tasarrufların iptal edilemeyeceği görüşlerine yer verilmiştir.” (Yarg. 15. HD,

12.09.2005, 1960/4597, Kazancı İçtihat Programı, e.t: 22.01.2015).

162

TBMM Tutanak Dergisi

, IX. Dönem, C. 24, 112. Birleşim, 20.VII.1953 Tarihli Toplan-

tı, nak; Karakoç, Kamu İcra Hukukunda Tasarrufun İptali Davası, s. 397.