

Yeni Bir Yetkilendirme (İmtiyaz) Sözleşmeleri Kanunu Yapılmasına Mutlak Bir Gereksinim Vardır
142
hükümlerine tabi tutan
109
3996 sayılı Kanunda da imtiyaz konusunda
ihale süreci öngörmemiştir. Gerçekten de 8.6.1994 tarih ve 3996 sayı-
lı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun’un 5. maddesinde, Yüksek Planlama
Kurulunca belirlenen idare ile sermaye şirketi veya yabancı şirket ara-
sında sözleşme yapılacağı ve bu sözleşmenin özel hukuk hükümlerine
tabi olduğu belirtilmiş, 14. maddesinde ise aynı kanun kapsamındaki
yatırımlar hakkında 8.9.1983 tarih ve 2886 Devlet İhale Kanunu hü-
kümlerinin uygulanmayacağını belirtmiştir.
Ulusoy’un belirttiği üzere 3996 sayılı Kanun’un “açıklık” (aleniyet)
ve serbest rekabeti sağlayıcı hükümlere yeterince yer vermemiş olması
önemli bir eksikliktir.
110
Bu çerçevede bütünüyle imtiyaz sözleşmesi ni-
teliğinde olan yap-işlet-devret sözleşmelerinin özel hukuk niteliğinden
koparılarak
111
Avrupa Birliği Direktifi doğrultusunda özellikle küçük
ve orta ölçekli işletmelerin imtiyaz işlerine serbest rekabet koşulları
çerçevesinde ulaşabilmesini sağlayıcı hükümlere yer verilmesi önemli
bir zorunluluk olarak kendisini hissettirmektedir.
SONUÇ
Buraya kadar yapılan açıklamalardan açıkça anlaşılacağı üzere
imtiyaz hakkında temel kanun niteliğinde bulunan 1326 tarihli Kanun
çağdaş gelişmelerin gerisinde kalmış ve hükümleri oldukça eskimiştir.
Aslında söz konusu kanun çıkarılmış olduğu 1910 yılında bile imtiyaz
işlerini düzenlemeye layık bir kanun niteliğini kazanamamıştır. Zira
bu kanun o devirde yabancılara verilen imtiyazlara ve kapitülasyonla-
ra yönelik bir “tepki kanunu” niteliğini taşımış ve imtiyazın doğasına
uygun hükümler içerememiştir.
1326 sayılı Kanun’un hatalı, eksik ve isabetsiz olarak yaptığı dü-
zenlemeye özellikle Danıştay’ın isabetsiz kararları eşlik etmiş ve ulus-
lararası antlaşmalarda yer alsa bile imtiyaz sözleşmeleri bakımından
109
İmtiyaz işlerini hem özel hukuka tabi tutmak hem de özel sektörün rekabetçi bir
tarzda imtiyaz elde etmemesini öngörmek tam anlamıyla bir garabet örneğidir.
Zira bir işin özel hukuk hükümlerine tabi tutulması, ekonomik aktörlerin serbest
ve rekabetçi bir tarzda o işin ihalesine katılmasını gerektirir.
110
Ulusoy, s. 54.
111
Zira Avrupa Birliği de söz konusu direktifinde imtiyaz işini özel hukuk rejimine
tabi tutmamıştır.