

Siyasi İktidarın Geçirdiği Dönüşümler Bağlamında Cezalandırmanın Seyri
44
merkezlerde birikmesi olmuştur. Feodal yapının temel bileşenleri olan
soylular, serfler ve ruhban sınıfına yeni bir sınıf olarak tüccarlar ve
zanaatkarlar eklenmiştir. Kentler, kentsel alanlara özgü üretim ve ti-
caretle uğraşan yerleşim alanları olmanın ötesinde siyasal açıdan da
özerk birimler haline gelmişlerdir. Özerkliklerini, bölgesel hükümdar
ve onun temsilcilerinin muhalefet ve direnişine rağmen kazanmışlar-
dır.
12
Bu özerkliğin, yargılama ve cezalandırma anlamında feodal ya-
pıdan bir farklılaşmayı deyimlediğini söyleyebiliriz. Kilise üyeleri ve
soylular kent yargı sisteminin dışındadır. Kent yargılaması, feodal bir
yargılamadan farklı olarak kamusal bir nitelik kazanmaya başlamıştır.
Bu doğrultuda yargılama, sadece bir aracılık işlevi olmaktan çıkarak
bir taraf haline gelmiştir. Taraflık durumuyla birlikte, kent toplumsal
yaşama müdahale eden bir politik güç olarak da belirmiştir. Cezalan-
dırma da, kentsel yaşamı bozan davranışlara yönelen pratikler şeklin-
de gelişmeye başlamıştır. Bu pratikler içinde en yaygın olanı da, para
cezası uygulamasıdır. Para cezaları suçun niteliğine ve şiddetine göre
farklılaşmaktadır. Para cezasının yarısı zarar gören tarafa ödenirken,
diğer yarısı da yargılamada bir taraf niteliği kazanan kent yönetimine
ödenmektedir. Böyle bir uygulama, suçun sadece zarar görene karşı
değil, aynı zamanda kent yaşamına yöneldiği algısının gelişmeye baş-
ladığını göstermektedir. Yargılamanın kazandığı bu kamusal görü-
nüme karşı, ceza kovuşturması hala zarar gören tarafından harekete
geçirilmektedir.
13
Para cezasını ödemeyen ya da ödeyemeyen kişi kaçak durumuna
düşmektedir. Bunun anlamı; para cezalarının azımsanmayacak yoksul
bir kitleyi sürgün durumuna getirmesidir. Zamanla kentlerin çevresi-
ni mekan tutan bu sürgünler, bir “dışlanmışlar” kitlesi oluşturmuştur.
Kentin ceza pratiğinde ağırlıklı yer tutan para cezalarının dışında ağır
suçlara ölüm cezası uygulanmaktadır. Hapsetme ise bir cezalandırma
biçimi olarak değil, para cezasının yerine getirilmesini garantiye alan
zorlayıcı bir tedbir olarak uygulanmaktadır.
14
12
Gianfranco Poggi, Modern Devletin Gelişimi Sosyolojik Bir Yaklaşım, Çev: Ş. Kut
ve B. Toprak, İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2001, s.54
13
Yiğiter, s.14-17
14
Yiğiter, s.18