

Siyasi İktidarın Geçirdiği Dönüşümler Bağlamında Cezalandırmanın Seyri
46
lıklı bir rol oynamıştır. Diğer bir deyişle; “modern devletin ilk biçimi
olan mutlakıyetçi monarşinin, kapitalizmin gelişme süreci içinde or-
taya çıktığını ve sermaye birikimi için temel bir görev üstlendiğini”
18
söyleyebiliriz.
Mutlak monarşiyle birlikte, cezalandırmada da bir dönüşüm ya-
şanmıştır. Bu dönüşüm, monarkın diğer alanlarda olduğu gibi ceza-
landırma alanında da güçlenmesine işaret etmektedir. Yerel güç odak-
larının gücünü kaybetmesi ve kent yönetimlerinin de monark lehine
cezalandırma yetkilerinden vazgeçmesi, monarkın cezalandırma yet-
kisini güçlendirmiştir. Bu gücün cezalandırma alanındaki en simge-
sel belirtisi de, bedensel cezalardır. Hükümdarın müdahalesi artık iki
hasım arasında bir hakem rolü değildir, cezanın içinde hükümdara
ait bir parça da bulunmaktadır. Bu parça bir taraftan onun krallığına
verilen zararın tazmin edilmesi, öbür taraftan da kralın kişiliğine yö-
nelik bir saldırının intikamıdır. Cezalandırma hakkı, kralın elinde tut-
tuğu düşmanlarıyla savaşma hakkının bir cephesi gibidir. “Ceza aynı
zamanda içinde bir bakıma hükümdarın fizik-siyasal gücün mevcut
olmasından ötürü hem kişisel, hem de kurumsal olan bir intikamın
takibinin bir biçimidir”.
19
Bedensel cezaların infazı, dehşet verici bir tören biçimindedir. Ce-
zanın seyirlik bir unsur haline getirilmesi, onu izleyenler için mesaj-
larla yüklüdür. İnfaz, izleyenler açısından korkutucudur ve insanlar
suç işlediklerinde başlarına geleceklerin bilgisine azap verici infaz
ayiniyle öğrenmektedirler. Bu törensel infazın, siyasal ve hukuki bir
işlevi de vardır. Bu da, iktidarın üstünlüğünün tumturaklı bir biçimde
dışa vurumudur. Bu üstünlük, sadece hukukun değil aynı zamanda
hükümdarın fizik gücünün de üstünlüğüdür. Hükümdar suç üstün-
den yenilmez kişiliğini herkesin gözü önüne sermektedir. İnfaz da,
uyrukla hükümdar arasındaki benzemezliği en uç noktasına kadar
götürmektedir.
20
18
Gencay Şaylan, Değişim, Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, 2.b., Ankara: İmge
Kitabevi, 2003, s.41
19
Michel Foucault, Hapishanenin Doğuşu. Çev: M. A. Kılıçbay, 2.b., Ankara: İmge
Kitabevi, 2000, s.92-93
20
Foucault, s.93