Previous Page  48 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 48 / 417 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (125)

Emek BAYRAK

47

Diğer taraftan; ceza hukukunda bir kanunlaştırmaya gidilmediğin-

den, suç listesi de açık kalmıştır. Bir fiili suç saymak, prensip olarak yar-

gıcın vicdanına terk olunmuştur. Bu bir keyfiliği işaret etse de, zamanla

suç gruplarına ilişkin bir liste oluşmuştur. Cezacıların eserleri, bu liste-

nin oluşumunda önemlidir. Bu oluşan listeye uygun olarak suçlar, Tan-

rıya, krala ve kişilere karşı işlenen suçlar şeklinde sınıflandırılabilir.

21

Mutlak iktidara en büyük direnci gösteren feodal kurum, kilise

olmuştur. Monarşiyle mücadelesinde güç kaybeden kilise, güç yitimi-

ne paralel olarak cezalandırma yetkisini kullandığı alanlarda uygula-

malarını sertleştirmiştir. Ortaçağda kurulan Engizisyon bu dönemde

monarşinin uygulamalarına benzer ceza pratikleri geliştirmiştir. Bu

sertleşmede, kilisenin reformasyon sürecine duyduğu tepkinin de et-

kisi vardır. Ancak kilise monarşiyle giriştiği iktidar mücadelesinde ye-

nilen taraf olmuş ve söz sahibi olduğu alanlardan çekilmek zorunda

kalmıştır. Monarşi, kilisenin alanına giren dini ve ahlaki sapkınlıklar

alanına müdahale etmeye başlamış cadı avında başrol oynayarak ha-

kimiyetini sağlamlaştırmaya çalışmıştır.

22

İktidarın hapsetme pratikleri de nitelik değiştirmiştir. Bu değişim-

de, iktidarın “tehlikeli kitleler” algısı belirleyici olmuştur. Hapsetme,

özgürlüğü bağlayıcı bir ceza olarak şekillenmeden önce borçlarını

ödemeyenlerin, delilerin, infaz bekleyen mahkumların kapatılmasına

yönelik bir uygulama niteliğindeydi.

23

Kapitalizmin gelişmesiyle kır-

sal yaşamın ekonomik ilişkilerini çözmesi, kalabalıklaşan bir kitlenin

işsiz kalmasını sonuçlamıştır. Yoksullaşan bu kitle, zaman içersinde

iktidar tarafından toplumsal düzeni tehdit eden bir grup olarak gö-

rülmüştür. Özellikle bu grupların orta sınıfta ve burjuvazide yarattığı

korku, monarşinin bu kitlelere karşı sert önlemler almasına neden ol-

muştur. Başlarda iktidar, bu kitleyle baş etmek için korkutmaya da-

yalı beden cezaları uygulamış ancak daha sonra kapatma-hapsetme

pratikleri geliştirmiştir. Hapsetme de bu noktada, kapitalist toplumun

çalışma etiğine uymayan ve toplumsal yaşam için tehlike olarak algı-

lanan kitlelerin denetim altına alınmasına hizmet etmiştir.

24

21

E. Garçon, “Ceza Hukuku Menşe, Tekamül ve Halihazır Vaziyeti”, Çev: S.

Dönmezer-N. Şensoy,

İHFM,

İstanbul, 1945, C.11, s.300-303

22

Yiğiter, s.28-29

23

Garçon, s.304

24

Foucault, 2005, s.105