Previous Page  138 / 393 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 138 / 393 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (126)

Recep DOĞAN

137

Bu bağlamda, töre saikiyle öldürme suçu, haksız tahrik hüküm-

lerinin uygulanmasına yer olmayan namus saikiyle işlenen kasten

öldürme suçlarına verilen ad olmaktadır. Bu yaklaşıma göre, töre sai-

kiyle öldürme suçu tasarlanmadan ani gelişen bir olay neticesinde de

işlenebilir. Nitekim Yargıtay 1.Ceza Dairesi verdiği bir bozma kara-

rında, sanıklar hakkında tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçundan

yeterli delilin bulunmadığını, ayrıca olay öncesinde ve olay sırasında

maktul ve mağdurlardan kaynaklanan sanıklara yönelik herhangi bir

haksız fiil oluşturan söz veya davranış bulunmaması sebebiyle haksız

tahrik hükümlerinin uygulanamayacağını, ancak sanıkların töre sai-

kiyle hareket ettiklerinin kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir.

26

Yargıtay bir başka kararında ise evli olduğu eşinden ayrılarak bir

başkasıyla yaşamaya başlayan ve boşanma davası açmak üzere hare-

kete geçen kadının, kocası ve çocukları tarafından öldürülmesinde,

tüm faillerin aynı saik ile hareket ettiği kanaatimce açık olmasına

rağmen, sanık eş yönünden Türk Medeni Kanunu’nun 185’inci mad-

desinde belirtilen sadakat yükümlülüğüne maktulenin uymaması ge-

rekçe gösterilerek haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına ve töre

saikinin bulunmadığına, maktulenin yetişkin çocukları yönünden

ise maktulenin çocuklarına karşı sadakat borcunun bulunmadığına,

maktulenin çocukları tarafından kendilerinin ve ailelerinin şeref ve

26

Yargıtay

1.CD.

20.12.2010 tarih ve 2010/2991 E-8205 K sayılı kararı:

“Mağdur Salih’in aralarında evlilik bağı olmaksızın kız kardeşleri ile cinsel ilişkiye

girip onu hamile bırakmasını namuslarını ve şereflerini eksilten bir davranış ola-

rak algılayan sanıkların olay günü mağdurun İstanbul’dan döndüğünü öğrenince

bulunduğu kahvehaneye gittikleri, sanıkların birlikte içeri girdikleri, mağdurla

aralarında herhangi bir konuşma olmaksızın sanık Cafer’in yanında bulunan ta-

banca ile mağdura doğru ateş ederek mağduru sağ uyluk ve sol ayak bölgesinden

isabetle yaraladığı, yaptığı atışlar sonucu kahvehanede bulunan maktulün sağ

koltuk altı bölgesinden, mağdur Latife’nin sağ ayağından, mağdur İbrahim’in ise

sağ bacağından isabetle yaralandığı olayda; namuslarını kurtarmak düşüncesiyle

mağduru öldürmeye teşebbüs eden sanıkların eylemleri 5237 sayılı TCK’na göre

değerlendirildiğinde; sanık Cafer’in eyleminin töre saikiyle öldürmeye teşebbüs,

sanık Hasan’ın eyleminin ise töre saikiyle öldürmeye teşebbüse yardım suçunu

oluşturduğu anlaşılmakla, sanıkların suçlarının nitelendirilmesinde hata edilerek

tasarlayarak öldürmeye teşebbüs ve bu suça yardımdan hüküm kurulması,

Olay öncesinde ve olay sırasında maktul ve mağdurlar Latife ve İbrahim’den kay-

naklanan sanıklara yönelik herhangi bir haksız fiil oluşturan söz veya davranış

bulunmadığı halde, öldürme ve silahla yaralama suçlarından dolayı sanıklar lehi-

ne haksız tahrik hükmünün uygulanması,” bozmayı gerektirmiştir.