Previous Page  154 / 393 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 154 / 393 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (126)

Recep DOĞAN

153

gıtay 1. Ceza Dairesi’nin daha önceki kararlarında belirtilen planlama

ve görev bilinci kavramlarından uzaklaştığı, bu suçun tasarlanma-

dan da işlenebileceği düşüncesine yöneldiği görülmektedir.

51

Ancak

ani gelişen bir olayın neticesinde işlenen öldürme suçlarında, TCK’da

düzenlendiği biçimiyle töre saikinin bulunabileceğini kabul etmek

mümkün olmakla beraber, bu durum kanaatimce, genel olarak failin

içselleştirilmiş sosyal normun etkisiyle cinayet işleme fikri ile ilgili

ikilem yaşadığı vakalarda, bir başka deyişle, suç işleme kararını alıp

sonradan vazgeçtiği, ancak zaman içerisinde yaşanan bazı gelişme-

lere bağlı olarak cinayet günü meydana gelen bir olayın tetiklemesi

sonucu cinayeti işlediği vakalarda söz konusu olur. Bu durumda, ka-

namus saikiyle hareket edildiğinin kabul edilemeyeceği anlaşılmakla, sanıklar

hakkında TCK.nun 82/1-a, 35, 29 ve 62 maddeleri uyarınca hüküm kurulması ye-

rine, tasarlayarak töre saikiyle öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması”

bozmayı gerektirmiştir.

51

Yargıtay 1. CD.’ nin 06.07.2011 tarih ve 2011/3430 E, 2011/4313 K sayılı kararı:

“Maktul Muhammet’in ağabeyi ile mağdure Remziye’nin ablasının evli oldukları,

zaman zaman maktul ile mağdurenin aynı tarlada işçi olarak çalıştıkları, zaman

içerisinde aralarında yakınlık ve gönül ilişkisi oluştuğu, maktulün mağdure ile

evlenmek istediği, bu durumu maktulün kendi babasına açtığında aynı aileden

iki kız alınmayacağı gerekçesi ile olumlu yanıt alamadığı, mağdurenin de durum-

dan annesine bahsettiğinde ters tepki ile karşılaştığı, mağdurenin bu nedenlerle

maktule soğuk davranması nedeniyle maktulün ısrarı ile olay akşamı bu durumu

konuşmaya karar verdikleri, akşam saatlerinde maktulün mağdurenin telefonunu

çaldırması üzerine mağdurenin evden dışarı çıktığı, dışarıda başkaları tarafından

görülmemek için evlerinin yanındaki ahıra girdikleri ve burada konuşmaya başla-

dıkları, kızının evden çıkması üzerine mağdurenin babası Hasan’ın dışarıda mağ-

dureyi aradığı, ahıra girdiğinde maktul ve mağdureyi gördüğü, kapının önünde

durarak üst katta oturan oğlu Seyfettin’e seslendiği, Seyfettin’in gelmesi üzerine

maktul ile mağdureyi evin içerisine oturma odasına götürdükleri, karşılıklı çap-

raz kanepelere oturtuldukları, burada maktulün aralarında kötü bir şey olmadığı-

na Hasan’ı ikna etmeye çalıştığı, mağdurenin ablalarının gerçekleşmesi kuvvetle

muhtemel olayları engellemek için babalarına yalvardıkları ancak odadan çıkar-

tıldıkları, Cemal’in de diğer sanıkların yanına geldiği, bu arada Hasan’ın evde

buzdolabının altında sakladığı tabancasını getirdiği, ilk olarak Hasan’ın maktul

ve mağdureye ateş etmesi üzerine Cemal’in de tabanca ile ateş ettiği, daha sonra

bıçak ile her ikisine de vurduğu, Seyfettin’in de sert bir cisim ile maktul ve mağ-

durenin kafasına vurduğu, maktul ile mağdurenin bu durumlarını ailenin namus

ve şerefini eksilten bir davranış olarak nitelendiren sanıkların töre saiki ile mak-

tulü öldürüp yaşı küçük kardeşleri olan mağdureyi öldürmeye teşebbüs ettikleri

anlaşılmakla, sanık Seyfettin’in 5237 sayılı TCK.nun 82/1-k,82/1-d-e-k,35.mad-

deleri ve sanık Cemal’in de 5237 sayılı TCK.nun 82/1-k,31/3,82/1-d-e-k,35,31/3.

maddeleri uyarınca cezalandırılmaları gerektiğinin düşünülmemesi” bozmayı

gerektirmiştir.

Ayrıca bkz. Yargıtay 1. CD. ’nin 02.05.2011 tarih ve 2011/2217 E, 2011/2739 K

sayılı kararındaki karşı oy gerekçesi.